Animasyon sineması genel itibariyle insanbiçimcilik (Antropomorphizm) üzerine kuruludur. İnsanbiçimci yaklaşım, en basit ifadeyle insani özelliklerin insan olmayan cansız varlıklara, hayvanlara, doğa güçlerine vb. yöneltilmesidir. Animasyon filmlerinde özneler ve diğer karakterler antropomorfik özelliklere sahiptir. İnsanbiçimci kahramanların özne konumunda yer aldığı çok katmanlı ve göndergeli bir yapıya sahip olan bu renkli anlatıların incelenmesi, derin yapıda yatan anlamların ortaya konulması açısından büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda bu çalışmada insanbiçimci kahramanlar üzerinden inşa edilen filmlerin söylemsel yapılarını ve insanbiçimci kahramanların konumlandığı iletişim mekânlarının dilini, sosyolojik bir bakış açısıyla ortaya koymak amaçlanmıştır. Toplumsal, kültürel ve ideolojik bir bağlam içinde incelenen Wall-E adlı film üzerinden sinema okuryazarlığının da potansiyelleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu çalışma göstermiştir ki filmin iletisi ya da filmin ideolojisi, insanbiçimci sevimli özneler ve karakterler aracılığıyla verilmekte, böylelikle izleyicinin ilgisi alt metinden ziyade üst metne kaydırılmaktadır. Amerikan ideolojisi ve kültürü, bu kahramanlar aracılığıyla derin yapıda görünmez kılınmaktadır. İnsanbiçimci sevimli kahramanlarla özdeşlik kuran izleyici, duygusal katılım içinde kalarak anlatıyı sorunsallaştırmak yerine, romantik aşk mitine, son ân kurtuluşuna ve mutlu sona odaklanarak katharsis yaşamaktadır. Sinema okuryazarlığı ise bu bağlamda devreye girerek anlatının örtük dilini anlayan ve filme eleştirel katılan bireylerin gerekliliğine işaret etmektedir.
Animation cinema is generally based on anthropomorphism. The humanistic approach is, in its simplest terms, the directing of human traits to non-human inanimate beings, animals, and natural forces. Subjects and other characters in animated films have anthropomorphic properties. The examination of these colorful narratives, which have a multi-layered and subordinate structure in which the human heroines take place in the subject position, is of great importance in terms of putting the underlying meanings in deep structure. In this context, the aim of this study was to examine the discursive structures of the films built on the human heroic heroes and the language of the communication spaces in which the heroic heroes are located from a sociological point of view. Through the Wall-E, which has been studied in a social, cultural and ideological context, the potentials of cinema literacy have been tried to be revealed. This work has shown that movie’s message or ideology is given through human-like adorable subjects and characters, thus shifting the upper text from the viewer’s interest text altogether. American ideology and culture are rendered invisible deeply through these heroes. The viewer, who identifies with the adorable heroes of the human form, lives in catharsis focusing on romantic love myth, last moment salvation and happy end instead of problematizing the narrative by staying in emotional participation. Cinema literacy, on the other hand, is in this context, indicating the necessity of individuals who understand the implicit language of the narrative and participate critically in movie.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Temmuz 2017 |
Gönderilme Tarihi | 25 Mart 2017 |
Kabul Tarihi | 17 Temmuz 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 2 Sayı: 4 |
This work is licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International