On dördüncü asrın ilk çeyreğinden itibaren, bilhassa Yunus’un manzumelerinden sonra Türkçenin “şiir dili”nden söz açabiliyoruz. “Estetik kıvamı” olan, edebî kıymeti bulunan bir dildir bu. Türkçeyi böyle ahenkli bir söyleyişe, tatlı bir sese kavuşturanın Yunus olduğunu herkes kabul etmektedir. Ondan evvel söylenen örneklerde takır tukur bir lafızla yürüyen Türk şiiri, Yunus’un hançeresinde bir güzellik tülüne bürünmüştür. Sesler yumuşamış, kelimelerin cezaleti (sertliği) kaybolmuştur. Yunus, adeta bir kelimeler mimarıdır, şiirindeki her sözcük yerini yadırgamayan yüzük taşı gibi durur. Büyük usta, benzetmek doğruysa onları öyle yontmuş, öyle munisleştirmiş ki bütün içinde erimiş, genel uyuma râm olmuştur. Sanki bin yıllık bir tecrübenin sonucunda bu hâle büründükleri zehabına kapılırız
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Analiz / Değerlendirme |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 6 Ocak 2022 |
Gönderilme Tarihi | 26 Eylül 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Yunus Emre ve Türkçe |
This work is licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International