Tarihi bir perspektifle
ele aldığımız Türk kadının içinde yer aldıkları medeniyetlerin tesiriyle varlık
ve rolleri farklılıklar arz etmektedir. Türk kadının serüvenini ele alan bu
çalışmada onun hem tarihî süreçte hem de farklı coğrafyalarda statülerinin
değişiklikler gösterdiği, hatta aynı çağı idrak etseler bile bulundukları yer
ve kesimlerde de ( köy, kasaba, şehir) durumlarının aynı olduğu müşahede
edilmiştir. İslâmiyet’ten önceki dönemlerde kadının statüsünün erkekle denk
olduğu, hükümdar, din adamı, şair hatta savaşçı bile olduğu görülmüş, daha
sonra dâhil oldukları medeniyetlerin etkisiyle kadın algısı değişmiş, kadının
cins olarak kimliği ön plana çıkarılmak suretiyle tedricen sosyal hayatın dışına
itilmiştir. Hatta kadının giyiminden gezmesine, seyahat biçimine, toplumsal ve
aile içi ilişkilerine kadar çeşitli yasaklar getirilmiş, kadının kamu ve özel
alanları düzenlenme yoluna gidilmiştir. Batıdaki fikir hareketlerine paralel
olarak Türk kadınının kendisinin de dâhil olduğu bir hareketle, eski itibarlı
günlerine dönme arzusunu dillendirmeye ve mücadele etmeye başlamasıyla bir
takım haklar elde ettiği görülmüştür. Lakin halen erkek eksenli bir dünya
tasarımı düşüncesi baskısını hissettirmektedir. Bu makalede, Türk ve İslâm
geleneğinin bir gereği olarak, özneleri
denk erkek ve kadın olan bir dünya hayatı öngörülmektedir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 5 Ağustos 2018 |
Gönderilme Tarihi | 28 Mayıs 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 22 Sayı: 2 |