Türkiye Varlık Fonu’nun kurulması ile birlikte Türkiye’nin ulusal varlıklarının stratejik yönetim şekli ve özelleştirme stratejileri tümden değişim göstermiştir. 1980’li yıllardan başlayarak dünya ekonomileriyle bütünleşmeyi amaçlayan Türkiye’nin iktisadi yaşamının şekillendirilmesinde ve yeniden yapılandırılmasında özelleştirme kurumunun büyük sorumluluklar üstlendiği görülmüştür. Hayata geçirdiği İskenderun Demir Çelik vb. yapısal dönüşüm yatırımına yönelik büyük özelleştirme uygulamalarıyla ulusal ekonominin güçlenmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Ancak toplumun gurur duyacağı, yarınlara daha güvenli bakılmasını sağlayacak nitelikte olan bu tür özelleştirme uygulama projelerinde dahi neyi, neden ve nasıl yaptığını kamuoyuna açık, net, hiç bir şüpheye yer bırakmayacak somutlukta “iyi” anlatamayarak net bir hesap verme noktasında başarılı olamadığından haksız, yıkıcı ve yıpratıcı eleştirilerden korunamayarak entropik etkilere maruz bırakılmıştır. Özelleştirme kurumu potföyünde bulunan ya da bu portföye girmeye aday bazı büyük kamu şirketleri ve varlıkları 2016’dan itibaren Türkiye Varlık Fonu’na devredilmiştir. Türkiye Varlık Fonuna yapılan bu devirler öncesinden başlayarak iç ve dış çevresindeki entropik etkiler nedeniyle özelleştirme kurumu zaten metal yorgunluğu yaşamakta idi. Bu çalışmada, kendisini yenileyemediği için "örgütsel ölüm"ü tadan şirket ve kurumsal yapılar gibi köklü bir reform ihtiyacı içinde olduğu değerlendirilen özelleştirme kurumunun mevcut ve gelecekteki gizilgücüne işaret edilmiş ve kurumsal bazı önerilerde bulunulmuştur.
Popülasyon ekolojisi Hükümet politikası ve düzenleme Özelleştirme Yönetim ve strateji
Yok
Yok
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Proje Numarası | Yok |
Yayımlanma Tarihi | 27 Eylül 2021 |
Gönderilme Tarihi | 9 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 4 Sayı: 2 |