This article discusses the relationship between social
justice and social work in a theoretical framework which is structured in the
basis of the empowerment approach. It is emphasized that as an academic
discipline and also a profession, the primary objective of social work is to
ensure social justice. Throughout its development process from beginning to
this time, connectedness of social work with social justice is analyzed through
critical thinking. In every practice setting, both psychosocial improvement and
development focus on the micro level and social change and policy practice
focus on the macro level, social work requires a paradigm change to ensure the
objective of social justice. To satisfy this requirement, both in an
individual’s subjective life, and in the process of meeting the needs of large
part of a society, the paradigm of empowerment mainly focuses on solutions rather
than problems and sees people as actors in their own lives and solutions.
Consequently, it is emphasized that, in various practice settings, from
individual, group and family level to societal and policy practice level,
professional practices which are structured in the basis of empowerment
approach will directly serve the objective of social justice.
Güçlendirme yaklaşımı temelinde yapılandırılan bu makalede, sosyal adalet ve sosyal hizmet arasındaki ilişki teorik çerçevede tartışılmaktadır. Bir disiplin ve meslek olan sosyal hizmetin nihai hedefinin sosyal adaletin sağlanması olduğu görüşü vurgulanmaktadır. Başlangıcından günümüze uzanan gelişme sürecinde sosyal hizmetin sosyal adaletle bağlantısı eleştirel bir bakışla tahlil edilmektedir. Mikro düzeyde psikososyal iyileştirme-geliştirme odaklı, makro düzeyde sosyal değişme ve politika odaklı her uygulama ortamında sosyal adalet nihai hedefine ulaşmada sosyal hizmetin ihtiyacı paradigma değişikliğidir. Bu ihtiyaca yanıt üreten, hem tekil olarak bireyin öznel yaşamında, hem de büyük ölçekte toplumun geniş kesimlerinin gereksinimlerini karşılamada, sorundan çok çözüme odaklanan ve sorunun sahiplerini çözümün baş aktörleri olarak gören paradigma güçlendirmedir. Dolayısıyla, profesyonel uygulamaların birey, grup, aile düzeyinden toplum ve politika düzeyine değin çeşitlilik arz eden uygulama ortamlarında, güçlendirme yaklaşımı temelinde yapılandırılmasıyla sosyal adalet hedefine doğrudan hizmet edileceği görüşü savunulmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Nisan 2006 |
Gönderilme Tarihi | 15 Şubat 2006 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2006 Cilt: 17 Sayı: 1 |