Anti-oppressive practice
in social work challenges not only conventional social work models but also
every kind of inequity. It is a general practice framework which embraces
radical, structural, feminist, anti-racist social work approaches and movements
whose main objective is the emancipation of marginalized and oppressed clients.
It declines regarding the problems faced by clients as individual problems, and
aims to evaluate them in wider societal, political contexts and to eradicate
all forms of structural oppression. This article puts forth and discusses the
theoretical framework of anti-oppressive practice which claims to transform
social work to a practice that serves social justice as Us Central mission.
Anti-oppressive practice social work approaches social justice practice social work with oppressed communities
Sosyal hizmette baskı
karşıtı uygulama, yalnız geleneksel sosyal hizmet modellerine değil, aynı zamanda
her türlü eşitsizliğe meydan okur. Marjinalize olmuş ve baskı altındaki çeşitli
müracaatçıların özgürleşmesini hedefleyen radikal, yapısal, feminist, ırkçılık
karşıtı gibi çeşitli sosyal hizmet yaklaşımlarını ve hareketlerini kuşatan
genel bir uygulama çerçevesidir. Müracaatçı sorunlarının kişisel sorunlar
olarak görülmesine karşı çıkarak, daha geniş toplumsal, politik bağlamlarda
değerlendirilmesini ve her türlü yapısal baskının ortadan kaldırılmasını
amaçlar. Bu makalede, sosyal hizmeti temel hedefi olan sosyal adalete hizmet
eden bir pratiğe dönüştürme iddiası taşıyan baskı karşıtı uygulama anlayışının
teorik çerçevesi ortaya konulmakta ve tartışılmaktadır.
Baskı karşıtı uygulama sosyal hizmet yaklaşımları sosyal adalet uy-gulaması ezilen topluluklarla sosyal hizmet
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 3 Eylül 2007 |
Gönderilme Tarihi | 15 Ağustos 2006 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2006 Cilt: 17 Sayı: 2 |