Psychiatry and mental health is one of the most important areas of specialisation where modern medicine, which is institutionalised based on the medical model, needs interdisciplinary theories and approaches. However, the modern psychiatry discipline has relied on the medical model in the diagnosis and treatment of mental problems for many years and has assumed the sovereignty of this field alone. With the anti-psychiatry movement that started in the 1960s, the domination of the field of mental health by the medical discipline was criticised. Thinkers in this period criticised the power of modern medicine in the process of determining the boundaries of what is normal and pathological in the bodies and behaviours of individuals and put forward alternative approaches. On the axis of these discussions, the theories and approaches of sociology, psychology and social work disciplines have contributed to the evolution of the field of mental health from the medical model to the biopsychosocial model. Today, although medical knowledge is the dominant force in the diagnosis and treatment methods of psychiatry and mental health problems, there is a paradigm shift in this field, which tends towards a holistic perspective. However, this study argues that social work practices in mental health have the risk of uncritically adopting the principles of the medical model. For this reason, the dominant position of the discipline of psychiatry, which relies on the medical model, in the field of mental health is discussed in the study. Why critical and anti-oppression social work approaches are needed in the field of mental health is brought to the agenda and social work is tried to be repositioned in this field.
Psychiatric Social Work Critical Social Work Medicalization Mental Health
Medikal modele dayalı olarak kurumsallaşan modern tıbbın, disiplinlerarası teori ve yaklaşımlara ihtiyaç duyduğu en önemli ihtisas alanlarından biri psikiyatri ve ruh sağlığıdır. Ancak modern psikiyatri disiplini, uzun yıllar boyunca ruhsal sorunların tanı ve tedavisinde medikal modele dayanmış ve bu alanın egemenliğini tek başına üstlenmiştir. 1960'larda başlayan anti-psikiyatri hareketiyle birlikte, ruh sağlığı alanının tıp disiplini tarafından hakimiyet altına alınması eleştirilmiştir. Bu dönemdeki düşünürler, bireylerin bedenlerinde ve davranışlarında normalin ve patolojik olanın sınırlarını belirleme sürecinde modern tıbbın sahip olduğu iktidarı eleştirmiş ve alternatif yaklaşımlar ortaya koymuştur. Bu tartışmalar ekseninde; sosyoloji, psikoloji ve sosyal hizmet disiplinlerinin teori ve yaklaşımları ruh sağlığı alanının medikal modelden biyopsikososyal modele evrilmesine katkı sunmuştur. Günümüzde, psikiyatri ve ruh sağlığı sorunlarının tanı ve tedavi yöntemlerinde baskın gücü tıbbi bilgi oluştursa da bu alanda, bütüncül bir bakış açısına doğru meyleden bir paradigma değişiminden söz edilir. Ancak bu çalışma, ruh sağlığı alanındaki sosyal hizmet uygulamalarının medikal modelin ilkelerini eleştirmeden benimseme riski taşıdığını iddia etmektedir. Bu nedenle çalışmada, medikal modele yaslanan psikiyatri disiplininin ruh sağlığı alanındaki hâkim konumu tartışmaya açılmıştır. Ruh sağlığı alanında eleştirel ve baskı karşıtı sosyal hizmet yaklaşımlarına neden ihtiyaç duyulduğu gündeme getirilerek sosyal hizmet bu alanda yeniden konumlandırılmaya çalışılmıştır.
Psikiyatrik Sosyal Hizmet Eleştirel Sosyal Hizmet Tıbbileştirme Ruh Sağlığı
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Klinik Sosyal Hizmet Uygulaması |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Ocak 2025 |
Gönderilme Tarihi | 1 Temmuz 2024 |
Kabul Tarihi | 16 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 36 Sayı: 1 |