The Montenegrin, wild people of forests, with whom no one was interested in apart from a few explorers until the mid 19th Century, were included into the international agenda all of a sudden, following the Paris Peace Treaty. The Montenegrins clearly declared to the world that they wanted to enlarge their independence and territory. However, the greatest obstacle was the Ottoman Empire they belonged to. After the rejection of their wish, The Montenegrins attempted to gain their independence by resorting to use of force. They organized continuous attacks on the Ottoman soil from 1857 onwards, benefiting from the rebellions that occurred in Bosnia Herzegovina. Reluctant to destroy the positive ambiance following the Paris Peace Treaty, the Ottoman Empire did not take the necessary precautions against these attacks which caused the death of thousands of people. However, by 1862, it was realized that the attacks would not stop unless a military operation was carried out and finally the Ottoman military forces entered into Montenegro. The Western great powers intervened as usual and the Ottoman military forces were stopped 16 kms away from Cetinje. The Scutary Treaty, in which boundaries were defined by ambassadors and which was never applied, was signed between the two sides. The Montenegro Military operation and its aftermath is a typical example of the policy formation by the Ottoman Empire depending on the great powers as well as a good example of the collapse of such policies. However, the Ottoman Empire, will continuously follow this politics until the Berlin Congress and will have to pay dearly for this.
XIX. yüzyıl ortalarına kadar dünyada birkaç seyyah dışında kimsenin ilgilenmediği dağların vahşi insanları Karadağlılar, Paris Barış Antlaşması'nı takip eden günlerde birden bire uluslararası gündeme dahil oldular. Karadağlılar bağımsızlık ve sınırlarını genişletmek istediklerini açıkça tüm dünyaya ilan ettiler. Fakat önlerindeki en büyük engel bağlı oldukları Osmanlı Devleti idi. İstekleri kabul edilmeyen Karadağlılar, kendilerine verilmeyen bağımsızlığı zorla almaya kalktılar. 1857'den beri Bosna Hersek'te ortaya çıkan isyanları kullanarak durmaksızın Osmanlı topraklarına akınlar yaptılar. Buna karşı Osmanlı Devleti, Paris Barış Antlaşması'ndan sonra oluşan olumlu havayı yıkmak istemediğinden binlerce insanın hayatına mal olan bu saldırılara karşı gerekli önlemleri almadı. Ancak 1862'ye gelindiğinde Karadağ'a bir operasyon yapılmadan olayların durulmayacağı ortaya çıktı ve nihayet Karadağ"a girildi. Her zaman olduğu gibi Batılı büyük güçler olaylara müdahale etti ve Osmanlı Ordusu Çetine'ye 16 kilometre uzaklıkta durduruldu. İki taraf arasında sınırların konsoloslar tarafından belirlendiği ve hiçbir zaman uygulanamayan İşkodra Antlaşması imzalandı. Karadağ Harekatı ve sonrası, bu yüzyılda Osmanlı Devleti'nin büyük devletlere dayanarak politika üretmesinin hem tipik bir örneği hem de bu politikanın iflasının güzel bir örneğidir. Ancak Osmanlı Devleti, Berlin Kongresi'ne kadar bu politikayı ısrarla sürdürecek ve acı bedeller ödemek zorunda kalacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ağustos 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Cilt: 75 Sayı: 273 |
Belleten Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.