Garb Ocakları, 1830 yılına kadar, iç işlerinde muhtar, dış işlerinde Osmanlı Devleti’ne bağlılıklarını muhafaza etmekle beraber, menfaatlerinin icap ettirdiği siyaseti serbestce izliyebiliyorlardı. XVII’nci ve XVIII’nci yüzyıllarda başka taraflarda meşgul olan ve Ocakların kendilerini koruma imkânına sahip olduklarını bilen İstanbul, onların işlerine müdahale etmemeği, o zamanın şartlarına uygun buluyordu. Bu durum Cezayir'in 1830'da Fransızlar tarafından işgal edilmesine kadar devam etti. Cezayir'in işgalinden sonra Bâbıâli, Kuzey Afrika siyasetini değiştirdi. Bir taraftan Cezayir'i geri almağa çalışırken diğer taraftan geri kalan iki ocağı doğrudan doğruya merkeze bağlamağa karar verdi. Bâbıâli, Trablusgarb'ı 1711 yılından beri idare eden Karamanlı ailesi arasında çıkan bir anlaşmazlıktan istifade ederek burasım 1835 yılında İstanbul’a bağladı. Bâbıâli, Tunus'da da müteaddit defalar aynı şeyi yapmağa teşebbüs ettiyse de her seferinde, Fransa donanma göndererek buna metni oldu ve Tunus'da bundan böyle statu quo'nun değişmesine müsaade edemiyeceğini bildirdi. Böylece Fransa bu memleket üzerindeki Türk hâkimiyetini hiçe indirip müsait anda Osmanlı Devleti'nin yerini almak niyet ve tasavvurundaydı.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ekim 1966 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1966 Cilt: 30 Sayı: 120 |
Belleten Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.