Ermenistan, Azerbeycan ve Gürcistan'ı kapsayan Transkafkasya, Avrasya ile Yakındoğu'nun arasında bir ara bölge niteliği taşır. Soğuk Savaş döneminde bölgede Sovyetler Birliği tarafından yürütülen çok sayıda çalışma, Batı dünyasından soyutlanmış ve kopuk olarak gerçekleştirilmiştir. Bölgedeki ülkelerin bağımsızlıklarını kazanmasıyla yeni bir süreç başlamış, çalışmalar farklı bir boyut kazanmıştır; TÜBA-AR bu sayısıyla bölgede yapılan önemli araştırmaları tanıtmayı amaçlamıştır. Her ne kadar bu dosya, bölgede süren araştırmaların tümünü ayrıntılı olarak kapsamasa da, en azından ortaya çıkan bilimsel sonuçları ve bunların kültür tarihine olan katkılarını yansıtılmaya çalışılmıştır. Transkafkasya arkeolojisinin tarihsel süreç içindeki yeri en iyi bir şekilde Leo Klejn ve Adam Smith tarafından değerlendirilmiştir.
From the perspective of Anatolia, the Transcaucasus or the southern Caucasus has always been viewed as a region of primary significance. Yet for a variety of reasons the archaeology of this region has remained elusive, accessible for the most part by syntheses in Western languages. This paper outlines the major trends in archaeological thought in the Transcaucasus before and afterglasnost openness andperestroika restructure . It concludes that contemporary archaeology in the region, sampled by the papers in this issue, has much to offer Near Eastern and Eurasian archaeology in general, and Anatolian archaeology in particular
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2010 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2010 Sayı: 13 |