Bu yazı, Son Tunç ve İlk Demir Çağı'nda insanlar ve çevre arasındaki ilişkiyi "çevresel arkeoloji" kapsamında değerlendirmektedir. 2006yılında başlayan ve Gürcistan'da MÖ 4. binyıldan günümüze kadar gelen kültürel süreci kapsayan Tiflis-Mtskheta Projesinin ilk adımlarından biri yerel müze ve arşivlerden bilgi toplamak olmuştur. Daha sonra yerleşim yerleri, mezarlar, anıtlar ve dağınık buluntular olarak gruplara ayrılmışlardır. Çalışmalar sonucunda Mtskheta 'da 49, Tiflis’de 223 arkeolojik buluntu yeri saptanmış, veriler Coğrafi Enformasyon Sistemine ve veritabanlarına aktarılmıştır. Jeomanyetik yöntemler ve uydu fotograflarıyla desteklenen proje sayesinde Tiflis-Mtskheta'nın, tarihöncesi dönemlerden itibaren arkeoloji envanteri çıkarılabilmiştir.Son Tunç ve İlk Demir Çağı'nda, bölgede önemli kültürel değişiklikler görülmeye başlar. MÖ 1500-1300 arasında yerleşimlerin ve büyük mezarlıkların akarsu boylarında yoğunlaştığı görülmektedir. Çanak çömlek açısından çok büyük farklılıklar olmasa da, Son Tunç - İlk Demir Çağı 'nda maden eserlerin arttığını söylemek mümkündür. Mtskhetada Samtavro kültürünün, Tiflis'de ise Lchashen-Tsitelgori kültürünün yaygın olduğu söylenebilir. Sam-tavro ve Lchashen-Tsitelgori kültürleri arasında ölü gömme gelenekleri, maden kılıç ve benzeri savaş aletleri ve çanak çömlek açısından farklılıklar görülmektedir.İlk Demir Çağı'nda yerleşim yerleri sayıca artmakta ve hem yerleşimler, hem de mezarlıkların vadilerde yoğunlaşmış durumda oldukları gözlenmektedir. Bu dönemde mimari açıdan benzerlik gösteren, içlerinde fırın yerleri ve sunakları olan tek odalı dikdörtgen biçimli yapılar dikkati çekmektedir. Yerleşim yerlerinin vadilerde olması olasılıkla çevresel etkenlere bağlıdır. Ancak vadi yerleşimleriyle yakın ilişkilerini koparmayan dağ eteği yerleşimleri de görülür.Doğal çevre etkeni de göz önüne alınarak kapsamlı bir değerlendirme yapıldığında Transkafkasya'nın kültür tarihi içindeki yeri alışılagelmişin ötesinde bir tablo oluşturmaktadır. Her ne kadar bu bölgede doğal çevreyi öğrenmemizi sağlayan çalışmalar yeterince yapılmamışsa da, gene de eldeki verilere göre bölgeyi anlamamız açısından bazı çıkarsamalar yapmamız olasıdır. Son olarak müze ve kütüphanelerin bilgi ve veritabanları açısından yetersiz olduğu bir gerçektir. Sayısal ortama geçişin bilgi depolama, arama ve analiz açısından gösterdiği kolaylıkları göz önünde bulundurduğumuz zaman önemli kazanımlar sağladığı kuşkusuzdur.
Doğal Çevre Coğrafi Enformasyon Sistemi Son Tunç Çağı İlk Demir Çağı Tbilisi Mtskheta
The landscape of the Caucasus is striking in its composition and diversity. This paper introduces a project examining the complex archaeological landscapes of the Tbilisi-Mtskheta region in central Georgia, a region boasting a long human history and a substantial record of archaeological investigation. The study integrates legacy data from preceding archaeological investigations with GPS field survey and physical landscape features to create a comprehensive Geographic Information System for the region. Substantial archaeological sites and assemblages in central Transcaucasia have received detailed attention but diachronic studies addressing these sites in relation to each other are rare. Rarer still are efforts to address the human history of the region within the context of a dynamic landscape. Doing so offers a new perspective on the rich record of central Transcaucasia and highlights the value of landscape as an analytical framework. Quantitative, distributional, and visibility analyses are applied to the archaeological record of the Late Bronze-Early Iron Age. Interpretation of the results within the context of the physical and social landscapes offers insight into the use and experience of the landscape. Investigations into the Late Bronze-Early Iron Age archaeological landscape showcase a new settlement and subsistence strategy established and developed within the Tbilisi-Mtskheta valleys
Landscape GIS Late Bronze Age Early Iron Age Tbilisi Mtskheta
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2010 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2010 Sayı: 13 |