Huzur, bir aşk romanı olmanın yanında felsefî, metafizik ve psikolojik problemlerin derinlemesine yaşandığı bir eserdir. Romanın aslî kahramanı Mümtaz, aşk ve ölümü, çocukluğunda yaşadıklarıyla, âdeta iç dünyasına çöreklenen bir duygu ve bütün hayatı boyunca şuuraltının hakim unsuru olarak hissetmiştir. Sevdiği kadın olan Nuran’la beraberliğinde, mahrumu olduğu saadeti bulduğunu sansa da hep bir şeylerin eksik kaldığını ve aslî endişelerinin sona ermediğini, sızılarının dinmediğini fark etmiştir. İnsanlığın en temel meseleleri, aşk ve ölümü, bir arayış ve kıvranış halinde yaşamış, bir türlü huzura kavuşamamıştır. Mümtaz’ın arayışları, huzuru yalakama çabası, Nuran’la yaşanabilecek beraberlikten ziyade felsefî ve metafizik bir ufuk açacak iç aydınlık çabasıdır. Dolayısıyla Mümtaz, ferdî meselelerden ziyade, bütün insanlığı ilgilendiren bir ontolojik idrak problemi yaşamaktadır. Bu çalışmada, Mümtaz’ın, dolayısıyla, “insan”ın arayışının izleri sürülerek, asıl “dert”in fark edilmesine ve Huzur’un mesajının anlaşılmasına katkı sağlamak amaçlanmıştır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Şubat 2006 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ekim 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2006 Sayı: 19 |