9 Haziran 2009 tarihli gazetelerin üçüncü sayfa haberleri arasında yer alan “Annesini öldürdüğü sabah SBS'ye girdi” başlıklı haberi herhangi bir cinayet haberinden ayıran yönü cinayeti işleyen kişinin sadece on bir yaşında bir çocuk olmasıydı. Bir çocuğun katil olabileceği fikri muhtemelen pek çok insana çok sıra dışı ve olanaksız görünmüştür çünkü çocuklar genelde masumiyetle ilişkilendirilir. Günlük hayatta olduğu gibi edebiyatta da çocuklar çok uzun zaman masumiyet sembolü ve şefkat nesnesi olarak görülmüştür. Bu yaklaşım on sekizinci yüzyıldan sonra değişmeye başlamış, çocukların sadece birer kurban veya masumiyet simgesi olmadığı görüşü kendine yer bulmuş ve çocuklar suç işleyen bir varlık olarak ele alınmaya başlanmıştır. 1950-1980 arasında yazılmış Türk romanlarında kötülük olgusu geniş şekilde ele alınmıştır. Bu romanlarda bireylerin kötülük yapma sebepleri ve kötülüğün kaynağına dair pek çok veri vardır. Bireyler maruz kaldıkları veya kendilerinin fail olduğu kötülükler üzerine tartışmakta, eylemi rasyonelleştirecek açıklamalar yapmaya çalışmaktadır. Bununla beraber söz konusu dönemde yazılmış romanlarda –istisnalar olmakla beraber- kötülük olgusu yetişkinler etrafında ele alınmıştır. Ahlaki kötülükten bahsedildiğinde genelde yetişkinlerin yaptıkları eylemler merkeze alınmıştır. Çocukların eylemleri üzerine bir tartışma söz konusu değildir. Tehlikeli Oyunlar dışında çocukların kötülük yapabileceği söz konusu edilmez. Çocukların masumiyetle ilişkilendirildiği bu romanlar peşin kabullerin dışında incelendiğinde çocukların yaptıkları pek çok kötülük olduğu görülmektedir. Bu çalışma, 1950-1980 arasında yayınlanmış romanlarda çocukların yaptıkları kötülüklere ışık tutmayı amaçlamaktadır.
Türk romanı çocuk ve kötülük ahlaki kötülük akran zorbalığı.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Dili ve Edebiyatı (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ocak 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 7 Sayı: 1 |