: Türkiye Cumhuriyeti, birçok uluslararası meselede pratikte başarılar elde etmesine rağmen, teoride çoğu zaman eleştirilere maruz kalmıştır. Kazandığı zaferler ve yürüttüğü başarılı politikalar, kimi zaman ülkenin itibarını yükseltmek yerine uluslararası alanda imajını zedelemiştir. Bu durumun en belirgin örneklerinden biri Kıbrıs Sorunudur. 1974’te gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekâtı, Türkiye’nin adadaki Türk toplumunu koruma amacı taşıyan stratejik bir hamlesi olmasına rağmen, uluslararası kamuoyunda ağır eleştirilere neden olmuş ve ülkeye karşı çeşitli ambargolar uygulanmıştır. Bu gelişmelerin ardından Türkiye, dış politikada bir dönüşüm sürecine girmiş ve uluslararası ilişkilerin imaj artırma diplomasisi olarak bilinen kamu diplomasisini etkin bir şekilde kullanmaya başlamıştır. Söz konusu sorun temelinde özellikle medya, kamu diplomasisinin en güçlü araçlarından biri olarak öne çıkmış ve Türkiye’nin uluslararası arenada kendisi hakkında ortaya atılan iddialara karşı sesini duyurmasını sağlamıştır. Türkiye, medya aracılığıyla Kıbrıs meselesindeki haklı gerekçelerini dünya kamuoyuna anlatmaya çalışmış, uluslararası algıyı yönetme çabalarına ağırlık vermiştir. Bu çalışma, Türkiye’nin Kıbrıs Sorunu bağlamında kamu diplomasisini nasıl şekillendirdiğini ve özellikle medya aracılığıyla uluslararası kamuoyunu nasıl yönlendirmeye çalıştığını incelemektedir. Çalışma özelinde, özellikle geleneksel ve dijital medya araçlarının kullanımı, Türkiye’nin söylem stratejileri ve kamu diplomasisinin bu süreçteki etkileri detaylı bir şekilde ele alınmaktadır.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Uluslararası İlişkiler (Diğer) |
| Bölüm | Makaleler |
| Yazarlar | |
| Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 6 Mayıs 2025 |
| Kabul Tarihi | 18 Ekim 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 8 Sayı: 4 |