Possessing knowledge of the past is a characteristic unique to humans. This special attribute not only contributes to the meaningful living of the present but also serves as the most important aid in the process of constructing the future. Historical knowledge, by providing individuals with a conscious awareness that enables them to understand the present and take secure steps toward the future, greatly contributes to both individuals and society. Historical consciousness, which forms a strong foundation that sustains both the individual and society, also plays a crucial role in transmitting the achievements accumulated by the society over time to future generations. This vital task brings dynamism to both the individual and the society as a living organism. This dynamism is related to how historical knowledge should be used in the life of both the individual and the society. It is a well-established fact that examining the events of the past merely as a web of cause-and-effect relationships brings the risk of making historical knowledge mundane and unengaging in the human mind. Ibn Khaldun, who emphasizes that historical knowledge is not limited to cause-and-effect relationships, opens new horizons with his Theory of Umran, which seeks to offer a deeper understanding of contemporary events. The aim of this study is to explore how Ibn Khaldun’s Theory of Umran, along with its foundational concepts of Asabiyyah (social cohesion), Geography, and Prophethood, can facilitate the learning of historical science and, in this context, help develop historical consciousness in young people by sparking their curiosity about the knowledge of the past. This study focuses on the positive impact of Ibn Khaldun’s Theory of Umran and its foundational elements of Asabiyyah, Geography, and Prophethood as outlined in the Muqaddimah, on the understandability of societal laws.
IBN KHALDUN UMRAN YOUNG GENERATIONS HISTORY HISTORICAL CONSCIOUSNESS
Geçmişin bilgisine sahip olmak insana has bir durumdur. Bu özel durum kişinin bugününü anlamlı yaşamasına katkıda bulunduğu gibi, geleceğini de inşâ sürecinde en önemli yardımcısıdır diyebiliriz. Tarih bilgisi insanın bugününü anlayıp geleceğe güvenli adımlarla ilerlemesini temin edecek bir bilinç hali kazandırmasıyla da kişi ve topluma çok büyük katkılarda bulunur. Hem insanı hem de toplumu ayakta tutacak olan güçlü bir temel oluşturan tarih bilinci, bireyin içerisinde yaşadığı toplumun uzun süredir elde ettiği kazanımların sonraki kuşaklara aktarılması görevini de yerine getirir. Bu hayati vazife hem bireye hem de canlı bir organizma olması hasebiyle topluma dinamizm kazandırır. Bu dinamizm tarihi bilginin birey ve toplumun hayatında nasıl kullanılması gerektiği ile ilgilidir. Geçmişte yaşananların sadece neden sonuç ilişkileri yumağı halinde incelenmesinin insan zihninde tarihi bilgilerin sıradanlaşması ve ilgi uyandırmaması tehlikesini de beraberinde getirdiği bir gerçektir. Günümüzdeki pek çok olayı anlamlandırma ve açıklama derdindeki ve sorumluluğundaki insan için tarihi bilgilerin sadece neden sonuç ilişkilerinde ibaret olmadığı üzerinde duran İbn Haldûn, geliştirdiği Umran Teorisi’yle önümüze yeni ufuklar açmaktadır. Bu çalışmanın amacı; İbn Haldûn’un Umran Teorisi’nde yer alan asabiyet, coğrafya ve nübüvvet kavramlarının tarih bilincinin geliştirilmesinde ve tarih ilminin öğrenilmesinde özellikle gençlere nasıl katkı sağlayacağının ortaya konulmasıdır. Çalışmamızda İbn Haldun’un Mukaddime’sindeki Umran Teorisi’nin ve dayanak noktaları olan asabiyet, coğrafya ve nübüvvetin toplumsal kanunların anlaşılabilirliğindeki olumlu etkisi üzerinde durulmuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dini Araştırmalar (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 10 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 21 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 18 |
Türkiye Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.