Töreli metinlere yönelik töreli anlama ve anlatma gayretlerini, “şerh” yâhut “töreli şerh” tâbiriyle ifâde etmek mümkündür. Bilindiği üzere buna yaygın kullanımda “geleneksel şerh” yâhut “klasik şerh” de denmektedir. Şerhin esas gâyesinin, bir bakıma, “akl-ı ma‘âd” mertebesinde söylenmiş sözleri, şiirleri ve edebî-tasavvufî eserleri “akl-ı ma‘âş” seviyesine düşürüp indirgemek olduğu, daha önce iddiâ edilmiş idi (Dağlar, 2017, s. 14). Bu minvalde, töreli şerhi, töreli metinlerin önündeki mânâ perdesini keşf edip aralama ve onları akl-ı ma‘âş düzeyine göre yorumlayıp anlaşılır kılmaya çalışma ameliyesi olarak da tanımlamak mümkündür.
Burada, “töreli edebî metin” tâbiriyle kastedilen şeyin, en yalın ifâdesiyle, “yeryüzü mâcerâsındaki yürüyüşü idrâk etmeye çalışan insanoğluna, nereden geldiğini ve nereye döneceğini hâtırlatan, bu yürüyüşünde ona yön, istikâmet, usûl ve üslûp telkîn eden metin” şeklinde tanımlanabileceğini söylemek gerekir (Dağlar, 2022). Bununla birlikte, töreli edebî metinlerin, kadim bir “müşterek hakîkat alanı”ndan beslendiğini, varoluşun ve tüm varlığın müşterek hakîkatını hissettirmeye, göstermeye ve görünür kılmaya çalıştığını ifâde etmek de yerinde olur (Çapraz, 2022).
Türk edebiyâtı muhîtinde töreli metinlere yönelik töreli şerh çalışmalarının 5-6 asırdır devâm ettiği bilinmektedir. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Mesnevî-yi Ma‘nevî eserine çeşitli hacimlerde yazılmış şerhler ise kendi içinde ayrı bir gelenek teşkîl etmiş durumdadır. Denilebilir ki, Osmanlı sâhasında 16. asırda Sürûrî’nin şerhiyle başladığı bilinen bu gelenek, elyazması devirlerini de geçirdikten sonra, hem şifâhî olarak çeşitli mahfillerde ve hem de kitâbî olarak çeşitli neşriyât altında Anadolu’da hâlâ devâm etmektedir. 2024 yılı içerisinde Prof. Dr. Ziya Avşar’ın fikriyle ortaya çıkan, Mesnevî’nin ilk 18 beyti çerçevesinde her beytin farklı bir şârih tarafından şerhini tasarlayan müşterek şerh çalışması da bir bakıma bu geleneği devâm ettirme gâyesini taşımaktadır.
Bu müşterek şerh çalışmasında tarafımıza düşen 14. beyit, girişte dile getirilen iddiâlara da ışık tutarcasına, akıllar arasındaki seviye -yâhut frekans- farklarından dolayı her akıldan çıkan sözlerin her akıl tarafından anlaşılamayacağına işâret etmektedir. Mesnevî şerhi geleneğinde de, 14. beyitle alâkalı şerhlerin neredeyse tamâmının, meseleye akl-ı ma‘âd ile akl-ı ma‘âş zâviyesinden baktıklarını söylemek yanlış olmaz (Tâhir-ul-Mevlevî, -Tarihsiz-; Gölpınarlı, 2000; Ken‘an Rifâî, 2000; İsmail Hakkı Bursevî, 2004; Konuk, 2004; Şeyh Gâlib, 2007; Dağlar, 2009; Demirel, 2009; Gümüş, 2009; Tanyıldız, 2010; Ebussuûd el-Kayserî, 2014; Özdemir, 2017; Salmani, 2020).
Biz bu çalışmada, deyimi yerindeyse “şiiri şiirlerle şerh etme”ye çalıştık. Mevlânâ’yı husûsiyetle Yûnus Emre’nin şiirleriyle (Timurtaş, 2006; Gölpınarlı, 2019; Tavukçu, 2022) anlamaya ve anlatmaya çalışırken yeri gelince de yine bir başka sûfînin, Hacı Bayram-ı Velî’nin iki beytine (Paksoy, 2009; Okudan, 2012) başvurduk. Bu çerçevede, geleneği devâm ettirme niyet ve hassâsiyetiyle, yeni bir kisve altında töreli şerh usûlüne, zihniyetine ve diline riâyet etmeye çalıştık. Bu şerh makâlesinin aslî bölümlerini töreli edebiyâtın umûmî tavrına münâsebetle adlandırdık. Kaynakça bölümünden sonraki “Ekler” başlığı altında ise, şerh sürecinin devâm ettiğini gösterme adına, bu şerhe kılavuzluk yapan 14. beyit şerhlerinin metinlerini verdik.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Dili ve Edebiyatı (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 17 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 17 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 9 Kasım 2024 |
Kabul Tarihi | 3 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 9 Sayı: "Dinle Neylerden" Mesnevî'nin İlk 18 Beyit Şerhleri Özel Sayısı |