Advertising is not just a tool for promoting or purchasing a product or service. More than this
function, advertising is an important mass communication tool that can change and organize life,
capable of creating meanings and producing discourses. The concept of colonialism, which historically
transformed the world we live in, is a motive that can observed in advertisements. This study examines two Coca-Cola commercials by focusing on the colonial and postcolonial elements in the
advertisements through a semiotic analysis. The analysis of the advertisements points out that there
are parallels between the language applied by the colonizer over the colonized in historical period and
the discourses in Coca-Cola advertisements. In both advertisements, there is a specific language and
meaning transmission about non-European others, leading to signs produced by the Western self. In
addition to the images created by the West regarding the indigenous other, advertisements also convey
the qualities that the West has built for its identity in the historical process. The advertisements reflect
the relationships between the exploiter and the exploited, eventually leading to discourses constructed
from a Western perspective. In highlighting the domination of the West over the colonized, Roland
Barthes’ semiotic analysis was applied to advertisements, to explore colonial and postcolonial ideologies
at the connotative and mythic levels.
Reklam, sadece ürünün ya da hizmetin tanıtılmasını, satın alınmasını sağlayan bir araç değildir.
Yaşamı değiştirme ve düzenleme konusunda önemli bir kitle iletişim aracı olan reklamlar, anlamlar
yaratan ve söylemler üreten bir yapıya sahiptir. Tarihsel olarak yaşadığımız dünyanın değişmesinde
önemli bir etkisi olan kolonyalizm kavramı da reklamlarda kendisine yer bulmaktadır. Coca-Cola
markasının iki adet reklam filminin ele alınıp incelendiği bu çalışmada, reklamlardaki kolonyal ve
postkolonyal unsurlar çözümlenmektedir. Tarihsel süreçte kolonyalistin, kolonileştirilenler üzerinde
kurduğu tahakkümün ve inşa ettiği dilin Coca-Cola reklamlarında da aynı söylem ve dil üzerinden
yeniden üretildiği görülmektedir. Amaçlı bir dilin ve anlam aktarımının olduğu bu iki reklam filminde,
genel anlamda Batı’nın özelde ise Amerika’nın, Avrupalı olmayan milletlerle ilgili tarihten bu yana
yaratılmış olan göstergelere yer verdiği görülmektedir. Batı’nın yerli olana ilişkin yarattığı imajların
yanı sıra tarihsel süreçte kendisi için inşa ettiği nitelikler de reklam filmlerinde kitlelere aktarılmıştır.
Sömüren ve sömürülen ilişkisinin yansıtıldığı bu reklamlarda, Batı’nın bakış açısı ile kurgulanmış bir
söylem üretilmiştir. Kolonyalist dilin ve Batı’nın tahakküm çeşitlerinin ön plana çıkartılmaya çalışıldığı
bu makalede, Roland Barthes’ın göstergebilimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Kullanılan yöntem
ile yapılan çözümlemede markanın reklam filmlerinde yan anlamsal ve mitsel düzeyde kolonyal ve
postkolonyal ideolojiler barındırdığı gözlenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 3 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |
Türkiye İletişim Araştırmaları Dergisi'nde yayımlanan tüm makaleler Creative Commons Atıf-Gayri Ticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.