Following the occupation of Cyprus by the Turks in 1571, many Turks from all crafts and professions from various regions of Anatolia were sent there to settle. The Turks who settled on the island during the mentioned period naturally brought their lifestyle, customs, and traditions. One of these traditions are related to the Alevi-Bektashi culture. Along with the Janissaries settling on the island, Alevi-Bektashi culture started to spread in Cyprus, and some of the people who were later sent to the island in order to increase the Turkish population on the island were Turkish nomads (Yoruks) and levis. The Alevis and Bektashis who settled on the island in that period established dervish convents and contributed a lot to Cyprus in terms of culture, literature, and social aspects. When we look at the island today, it is seen that there are Alevi-Bektashi structures such as Kutup Osman Convent, Kirklar Shrine, Bayraktar Shrine, and Turabi Convent that remain from the Ottoman period both in the north and in the south of the island. There is information in the sources that some of the convents built were later transformed into mosques. Kenzî, who does not have much information about her life in the sources, was born in Cyprus in 1795, moved to Edirne, and died in 1840. Kenzî did not live long in Edirne, fought in the Turkish-Greek Wars, and wrote three epics narrating Mesolongi and Athens battles. The Cyprus Epic, which is another significant work of the poet, narrates the rebellions that broke out in Cyprus in 1833. The poet, who reflected on various events he witnessed in his lifetime in his poems, tried to narrate the rebellions in Cyprus in a realistic way. It is understood from his works that the poet, about whose life we learn from his works, left Cyprus when he was about 12-13 years old and wrote most of his works in Anatolia and Rumelia. The poet, who is known to have been raised in Bektashi convents, settled in Edirne after he wandered some regions of west and south Anatolia. At the end of the article, examples of Kenzi's canon (diwan), which is in a single copy in the Edirne library numbered 2203, are also given. According to the information we obtain from the poems he authored, the poet had the opportunity to see most parts of the Rumelia and included many historical elements in this region in his poems. Despite a relatively short lifetime of 45 years, as one of the most renowned improvising poets of his period, the poet Kenzî wrote enough poems to build a voluminous canon. The poet, whom we get to know thanks to the efforts of the Cypriot researcher Harid Fedai, who found his works and transcribed them in Latin letters, mostly used aruz prosody and folk poetry forms with “Aruz” prosody and authored poems on various subjects. The poet Kenzî, who is mainly known for his epics in Cyprus Turkish Literature, has quite a rich vocabulary compared to his contemporaries. Kenzî preferred to use, especially Persian phrases, and by including Arabic words, he usually used a heavy and ornamental language in his works. Kenzî also included many elements belonging to the Alevi-Bektashi culture in his poems among his collected poems. Kenzî, who included many elements belonging to the Alevi Bektashi culture such as shah, Haydar, Hayder-i Kerrar, Zulfikar, Hazarat Hussein, Kerbela, the 12 Imams, Harici, and Yezid in his poems, has also referred to two important artists (Kaygusuz Abdal and Haci Bektashi Veli) in relation to the relevant culture. While referring to the miracles of Haci Bektashi Veli in his poems, the poet Kenzî expressed that Kaygusuz Abdal was like the Red Sea ad embraced the whole world. The poet, who reflected the deep love of humans, which forms the basis of Sufism, in his poems, aimed to teach certain universal values such as compassion and mercy. It is possible to claim that the poet, who also included three great Bektashi fathers, Bulbul Dede, Tuysuz Baba (Dervish Mehemmed), and Elhac Mehemmed (Buzcuzade) in his poems, occupies a significant place in Alevi-Bektashi culture.
Cyprus Islam Alevi-Bektashi Culture Poet Folk Poetry Aşık Kenzi
1571 yılında Kıbrıs’ın Türkler tarafından fethinden sonra Anadolu’nun çeşitli yörelerinden her sanat ve meslekten birçok Türk Kıbrıs’a yerleştirilmiştir. Sözü edilen dönemde adaya yerleştirilen Türkler, doğal olarak yaşam tarzlarını, gelenek ve göreneklerini de beraberlerinde getirmişlerdir. Bunlardan birisi de şüphesiz ki Alevi-Bektaşi kültürüdür. Ada’ya yerleşen Yeniçerilerle birlikte Kıbrıs’ta Alevi-Bektaşi kültürü de yayılmaya başlamış, daha sonra nüfusu çoğaltmak için gönderilen ve adada çeşitli faaliyetlerde bulunan insanların bir bölümü de Yörük ve Alevi olmuştur. O dönemde Kıbrıs’a yerleşen Alevi ve Bektaşiler; adada dergâhlar kurmuşlar, Kıbrıs’a kültürel, edebî ve sosyal yönden birçok katkıda bulunmuşlardır. Bugün bakıldığında adanın gerek kuzeyinde gerekse güneyinde Osmanlı döneminden kalan Kutup Osman Dergâhı, Kırklar Türbesi, Bayraktar Türbesi, Turâbî Tekkesi gibi Alevi-Bektaşi yapılarının bulunduğu görülmektedir. Önceden inşa edilen bir kısım dergâhın ise sonradan camiye çevrildiğiyle ilgili bilgiler de kaynaklarda mevcuttur. Kaynaklarda yaşamı ile ilgili pek fazla bilgi bulunmayan Âşık Kenzî, 1795 yılında Kıbrıs’ta doğmuş oradan Edirne’ye geçmiş ve 1840 yılında hayatını kaybetmiştir. Kenzî’nin Edirne’de uzun süre ikamet etmediği, buradan ayrılarak Türk-Yunan savaşlarına katıldığı ve gözlemlerinden hareketle Mesolongi ile Atina çarpışmalarını anlatan üç destan yazdığı görülmektedir. Şairin bir diğer önemli eseri olan Kıbrıs Destanı ise 1833 yılında Kıbrıs’ta patlak veren isyanları anlatmaktadır. Yaşadığı dönemde tanık olduğu çeşitli olayları şiirlerine yansıtan şair, Kıbrıs’taki isyanları da realist bir şekilde eserlerinde vermeye çalışmıştır. Yaşamı ile alakalı bilgileri eserlerinden edindiğimiz Kenzî’nin yaklaşık 12-13 yaşlarında Kıbrıs’tan ayrıldığı ve eserlerinin çoğunu Anadolu ile Rumeli’de verdiği anlaşılmaktadır. Bektaşi tekkelerinde yetiştiği bilinen şair, batı ve güney Anadolu’nun bazı yerlerini dolaştıktan sonra Edirne’ye yerleşmiştir. Makalenin sonunda Âşık Kenzî’nin Edirne kitaplığında 2203 numarada tek bir nüsha halinde bulunan divanından örnekler de verilmiştir. Kaleme aldığı şiirlerden edinilen bilgiye göre şair, Rumeli’nin birçok yerini görme şansı bulmuş ve bu bölgede yer alan tarihî unsurlara şiirlerinde geniş bir yer vermiştir. Kırk beş yıl gibi kısa bir ömür sürmesine rağmen Âşık Kenzî, döneminin en ünlü meydan şairlerinden biri olarak, hacimli bir divan oluşturacak kadar şiir kaleme almıştır. Eserlerini tespit ederek Latin harflerine aktaran Kıbrıslı Türk araştırmacı Harid Fedai sayesinde tanıdığımız şair, şiirlerinde çoğunlukla aruzu, aruzlu halk şiiri biçimlerini kullanmış ve farklı konularda şiirler kaleme almıştır. Kıbrıs Türk Edebiyatı içerisinde daha çok destanları ile bilinen Âşık Kenzî’nin çağdaşlarına göre oldukça zengin bir söz dağarcığı vardır. Kenzî, şiirlerinde özellikle Farsça tamlamaları tercih etmiş, bununla birlikte Arapça sözcüklere de yer vererek eserlerinde genel olarak ağır, süslü ve sanatlı bir dil kullanmıştır. Âşık Kenzî, divanı içerisinde bulunan birçok şiirde Alevi-Bektaşi kültürüne ilişkin çok sayıda unsura yer vermiştir. Şah, Haydar, Hayder-i Kerrar, Zülfikar, Hz. Hüseyin, Kerbela, On İki İmam, Harici, Yezid gibi Alevi-Bektaşi kültürüne ait unsurlara şiirlerinde yer veren Kenzî, söz konusu kültüre ilişkin iki önemli sanatçıya da (Kaygusuz Abdal ve Hacı Bektaş Veli) yer yer atıfta bulunmuştur. Âşık Kenzî şiirlerinde Hacı Bektaş Veli’nin kerametlerine atıfta bulunurken, Kaygusuz Abdal’ın da Kızıldeniz gibi olduğunu ve bütün dünyayı kucakladığını ifade etmiştir. Bektaşiliğin temelinde bulunan insan sevgisini şiirlerine yansıtan şair, insanlara şefkat ve merhamet gibi birtakım evrensel değerleri de öğretmeye çalışmıştır. Kaleme aldığı şiirlerinde sözü edilen diğer unsurlarla birlikte Bülbül Dede, Tüysüz Baba (Derviş Mehemmed) ve Elhac Mehemmed (Buzcu-zâde) gibi üç büyük Bektaşi babasının ismine de yer veren şairin, Alevi-Bektaşi kültürü içerisinde önemli bir yeri olduğunu söylemek mümkündür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları (Diğer), Türk İslam Edebiyatı |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 20 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 29 Temmuz 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 2024 Sayı: 48 |