Natural disasters are among the events that occur most frequently to human beings. Today, with scientific and technological developments, information is available about natural disasters, their causes and consequences. However, in periods when science and technology develop and people do not have enough knowledge about the world, the causes of natural disasters are perceived as divine punishment, and such beliefs and myths are produced. These beliefs, practices and myths explain to us how ancient people perceived natural disasters and how they coped with natural disasters. In this sense, the Upper Euphrates Basin, located in the Eastern Anatolia region of the region, is a region where there are disregarded beliefs, practices and myths about natural disasters. The people of the region have been exposed to natural disasters for centuries, and a rich folklore has emerged around natural disasters. This folklore includes beliefs, practices and applications, as well as oral folklore products such as laments, legends and epics. In the Upper Euphrates Basin, through this natural disaster folklore, the regions where the people of the region live, their suffering and their perspective on natural disasters have been transferred from generation to generation. In this, the types of natural disasters that occur most frequently in the provinces of Elâzığ, Erzincan, Malatya, Bingöl and Tunceli, located in the region known as the Upper Euphrates Basin, and the folklore that occurs around these types of natural disasters are discussed. This study will try to reach the meanings attributed to natural disasters in the region and the different dimensions of the methods of coping with disasters throughout the centuries.
Doğal afetler, insanoğlunu en çok etkileyen hadiseler arasında yer almaktadır. Günümüzde bilim ve teknolojinin gelişmesi ile birlikte doğal afetlerin izlenmesi, afetlerin sebepleri ve sonuçları hakkında gerçekçi bilgilere ulaşılmaktadır. Ancak bilim ve teknolojinin gelişmediği, insanların dünya hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığı dönemlerde doğal afetlerin sebepleri daha çok tanrısal bir ceza olarak algılanmış ve bu bağlamda inanışlar ve söylenceler geliştirilmiştir. Bu inanışlar, pratikler ve söylenceler eski dönem insanlarının doğal afetleri nasıl algıladıklarını, doğal afetler ile nasıl başa çıktıklarını bize açıklamaktadır. Ülkemizin Doğu Anadolu bölgesinde yer alan Yukarı Fırat Havzası da bu anlamda doğal afetler ile ilgili dikkate değer inanışların, pratik ve uygulamaların yanında söylencelerin olduğu bir bölgedir. Yüzyıllar boyunca doğal afetlere maruz kalan bölge insanı, doğal afetler etrafında zengin bir folklor meydana getirmiştir. Bu folklor içinde inanışlar, pratik ve uygulamalar ile birlikte ağıt, efsane, destan gibi sözlü folklor ürünleri de yer almaktadır. Yukarı Fırat Havzası’nda oluşturulan bu doğal afet folkloru aracılığıyla bölge insanının yaşadığı sıkıntılar, acılar ve doğal afetlere yönelik bakış açısı nesilden nesile aktarılmıştır. Bu makalede Yukarı Fırat Havzası olarak bilinen bölgede yer alan Elâzığ, Erzincan, Malatya, Bingöl ve Tunceli illerinde en çok meydana gelen doğal afet türleri ve bu doğal afet türleri etrafında meydana getirilen folklor ele alınmıştır. Bu çalışma ile bölge insanının doğal afetlere yüklediği manalara ve yüzyıllar boyunca afetlerle başa çıkma yöntemlerinin kültürel boyutuna ulaşılmaya çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Dili ve Edebiyatı (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 7 Ağustos 2024 |
Kabul Tarihi | 10 Ekim 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 2024 Sayı: 48 |