Natural sciences, physical sciences as well as in the social sciences have used the methods of Saussure, who is considered the founder of structuralism in linguistics. Einar Haugen was the first to use the concept of ecolinguistics but Alwin Fill developed this abstraction and, based on ecology, transferred the concept to environment and language. Ecolinguistics emphasizes, on the one hand, the destruction and protection of animals, plants, water, soil and similar living resources and, on the other hand, the damage and extinction of languages. If a language is forgotten or becomes extinct, the people who speak it may also be affected. In order to prevent this process of influence and damage, it is important to raise awareness about ecolinguistics. Although there are studies on ecology in many fields in Turkey, environmental issues taught at schools are limited to units in various textbooks. Thus, ecolinguistics has remained a relatively unknown branch of science in Turkey. The paper argues that to protect native language, culture, environment, animals and living resources, to elevate awareness on this issue and to raise more conscious generations, it is recommended to introduce ecolinguistic courses at school and that the general public should get informed about them.
Dilbilimde yapısalcılığın kurucusu olarak kabul edilen Saussure’nin yöntemleri sosyal bilimlerin yanı sıra doğa bilimleri ve fen bilimlerinde de kullanılmıştır. Uygulamalı dilbilimin alt dallarından biri olan çevrebilim kavramını ise ilk defa Ernst Haeckel biyoloji alanında kullanmıştır ve ardından sosyal bilimler alanında yerini almıştır. Einar Haugen ilk kez çevre dilbilim kavramını kullanmış, Alwin Fill ise bu soyut anlayışı geliştirerek ve çevrebilimi temel alarak kavramı çevre ile dil düzlemine aktarmıştır. Çevre dilbilim, bir yandan hayvanların, bitkilerin, su, toprak vb. yaşam kaynaklarının tahribatı ve korunması üzerinde dururken, öte yandan dillerin zarar görüp yok olması konusuna vurgu yapmıştır. Dil, dünyanın her yerinde insan ile birlikte yaşayan bir olgu olduğundan, dilin yanlış kullanımı, unutulması ya da yok olması o dile mensup kişilerin de etkilenmesi anlamına gelebilir. Bu etkileme ve zarar görme sürecini engellemek adına, çevre dilbilim hakkında farkındalık yaratmak önem arz etmektedir. Türkiye’de birçok alanda çevrebilim açısından yapılmış çalışmalar bulunmasına rağmen, okullarda çevre konusu, dolaylı olarak farklı ders kitaplarının içinde ünitelerle sınırlı kalmıştır. Çevre dilbilim ise Türkiye’de arka planda kalmış, pek bilinmeyen bir bilim dalıdır. Dilimizi, kültürümüzü, çevremizi, hayvanları, yaşam kaynaklarımızı korumak, bu konuda farkındalık yaratmak ve daha bilinçli nesiller yetiştirmek adına okullarda çevre dilbilim derslerinin konulması, Türk toplumuna çevre dilbiliminin ve amaçlarının tanıtılması önerilmektedir.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Dilbilim (Diğer) |
| Bölüm | Araştırma Makaleleri |
| Yazarlar | |
| Erken Görünüm Tarihi | 23 Mayıs 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 23 Mayıs 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 3 Nisan 2024 |
| Kabul Tarihi | 20 Kasım 2024 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 42 |