Karşı çıkılan bir düşünce veya
inancın, delil ve dayanakları çürütülmek suretiyle kaleme alınan eserlere,
genel manasıyla, “reddiye” adı verilmiştir. İslam dünyasında ortaya çıkan inanç
ve fikir planındaki ayrılıklar sonucu meydana gelen reddiye yazma geleneği, ilmi
konuların gelişmesiyle birlikte, dil ve edebiyat gibi çeşitli bilim dallarında
da sürdürülmüştür. Bu manada yazılan eserlerden bir tanesi İbnü’l-Kemâl’in Şerhu’l-Kasîdeti’l-Hamriyye
adlı Arapça eseridir. Bilindiği üzere, mutasavvıf Arap şairi İbnü'l-Fârız'ın Dîvân’ında yer alan meşhur Hamriyye kasidesine, bugüne
dek, başta Dâvûdu’l-Kayserî olmak üzere, İbnü’l-Kemâl, Bedreddîn-i Bûrînî,
Abdulganî-yi Nâblusî, Abdurrahmân-ı Câmî, İdrîs-i Bitlisî, Abdüsselâm b. Numân,
İsmâil-i Ankaravî ve Abdullâh-ı Salâhî gibi çok sayıda önemli şahsiyet tarafından
Arapça, Farsça ve Türkçe olmak üzere yirmi kadar şerh ve tercüme yazılmıştır. Şüphesiz
bu çalışmaların her biri ayrı bir öneme sahiptir. Ancak İbnü’l-Kemâl’in şerhini
farklı kılan, eserin şerh olmaktan öte, reddiye niteliğinde olmasıdır. Nitekim
İbnü’l-Kemâl yazdığı bu şerhle, bir taraftan söz konusu kasidenin açıklamasını
yaparken diğer taraftan, daha önce aynı kasideyi Farsça şerh eden Câmî’yi, isim
vermeden, bazı noktalarda tenkit etmiştir. İlk bakışta pek fark edilmeyen üstü
kapalı bu tenkitler, aslında eserin yazılmasını sağlayan en önemli amildir. İbnü’l-Kemâl’in
reddiye niteliğindeki bu itiraz noktaların tespit ve değerlendirmesi çalışmamızın
konusunu oluşturmaktadır.
Reddiye İbnü’l-Kemâl tenkit şerh Abdurrahmân-ı Câmî hamriyye kaside
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 6 Temmuz 2019 |
Gönderilme Tarihi | 6 Haziran 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 |