Anadolu’da, Selçuklularla birlikte yoğun olarak ortaya çıkan türbe
mimarisi, Osmanlı döneminde de devam etmiştir. Her iki dönemde tek mekanlı
düzenlemeleri ile öne çıkan türbeler, dini yapılar içerisinde incelenmekle birlikte
kamuya hizmet eden cami, mescit ve zaviyelerden daha özel ve kişisel yapılar
olarak dikkati çekerler. Anadolu Selçuklularında günümüze ulaşamayan I. Kılıç
Aslan ve I. Mesud’un türbelerinin yanı sıra II. Kılıç Aslan ve I. İzzeddin
Keykavus’un kendilerine ait türbeleri vardır. I. İzzeddin Keykavus’tan sonraki
sekiz Selçuklu sultanının kendilerine birer türbe inşa ettirmek yerine, başkent
Konya’daki Alâeddin Camii’nin avlusunda Anonim Selçuklu Tarihi’nde
“Sultanlar Türbesi” olarak tanıtılan II. Kılıç Aslan türbesine gömülmüş olmaları
dikkati çeker. Bu tercih, Anadolu Selçuklularında hanedan mezarlığı geleneğinin
varlığını düşündürür. Osmanlı Beyliği’nde ise Sultan I. Murad’ın türbesi özgün
şekliyle günümüze gelememiş olmakla birlikte, her sultana ait bağımsız bir türbe
bulunur. Bu nedenle iki kültür arasında, sultanların gömü anlayışı arasındaki
farklılık vurgulanması gereken önemli bir konudur. Bu tercih farklılığı, her iki
kültürde türbelere yüklenen anlam değişikliğine işaret eder.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2010 |
Gönderilme Tarihi | 2 Şubat 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2010 Cilt: 12 Sayı: 12 |