1992’de bağımsızlığını kazanan Azerbaycan’ın en önemli dış politika öncelikleri; Yukarı Dağlık Karabağ’ı işgalden kurtarmak ve sahip olduğu enerji kaynaklarını en makul koşul ve fiyatlardan uluslararası piyasalara yönlendirmek olmuştur. SSCB’nin çökmesinden sonra tüm eski Sovyet cumhuriyetleri gibi birçok ekonomik ve sosyal sorunla uğraşmak zorunda kalan Azerbaycan’ın, ekonomisini düzeltmesinde enerji en önemli itici güç olmuştur. Ancak bu gücü aktif hale getirmesi için bazı engelleri de bulunmaktaydı. Öncelikle, SSCB’den miras kalan eski teknolojiye sahip tesisler, potansiyelin altında üretim yapılmasına neden olmaktaydı. İkincisi, Moskova’nın Çarlık dönemine kadar uzanan boru hatları üzerindeki tekeli ve bu tekeli Azerbaycan’a karşı zaman zaman bir şantaj unsuru olarak kullanması gerçeğidir. Üçüncüsü, ekonominin bütünüyle merkezden yönlendirildiği komünist sistemden yeni ayrılan bir ülke olarak Azerbaycan’ın uluslararası enerji piyasalarındaki tecrübesizliğiydi. Son olarak, İbn-i Haldun’un, “coğrafya kaderdir” sözünde ifade ettiği gibi; etnik, dini ve kültürel çatışmanın kaçınılmaz olduğu Kafkasya’da, enerji güvenliğinin sağlanmasında yaşanılabilecek muhtemel sorunlar ve boru hatlarının güvenliği konusudur
After gaining its independence in 1991, to end the occupation of NagornoKarabakh and to use its energy resources with the most reasonable prices in the most reasonable conditions in international markets have been the most significant foreign policy priorities of Azerbaijan. As other former Soviet republics, after the collapse of the USSR, Azerbaijan had to deal with many economic and social problems. Energy has been the most important driving force for the economy of Azerbaijan to overcome its problems. However, there have been some obstacles against the use of its energy resources more efficiently. First of all, the facilities which were inherited from USSR have old technology that led to production which is below its potential. Secondly, Moscow has the monopoly over pipelines that dates back to Tsarist period and occasionally uses this monopoly to exert pressure over Azerbaijan. Thirdly, since it was formerly part of a communist system with centrally planned economy, Azerbaijan has lack of experience in terms of international energy markets. Finally, as İbn-i Haldun argues, “geography is destiny” and in Caucaus region; ethnic, religious and cultural conflicts are part of the destiny. Therefore, it is not wrong to say that these conflicts may lead to potential problems in providing security to pipelines and to energy politics of Azerbaijan in general
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Kasım 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 8 Sayı: 45 |