Küresel kapitalizmin bir türlü doyum noktasına ulaşamayan
itkisi sonucu ortaya çıkan iletişim ve bilişim teknolojilerindeki gelişmeler
yirminci yüzyılın ikinci yarısından sonra insanların hem maddi hem de manevi
değerler açısından yaşam tarzlarını, dünya algılarını ve tüketim
alışkanlıklarını da değiştirir. Rönesans ve Aydınlanma düşüncesi çerçevesinde
serpilip 2. Dünya Savaşı sonlarına kadar biriktirilen siyasal, sosyal, felsefi
ve bilimsel anlatıların birer birer yapıbozuma uğramasıyla ortaya yeni bakış
açıları ve yeni algılarla kuşanmış yeni durumlar çıkmaya başlar. Elbette bu
değişim ve dönüşümün sanata ve onun bir türü olan edebiyata yansıması da
kaçınılmaz hale gelir. Edebi türler içerisinde ise bu değişimden en çok
etkilenen, insanın sosyolojik ve psikolojik evrimini dillendirmesiyle varlık
bulan roman olur. Akıl, mantık ve bilim
temelinde şekillenen bir bilinçle neden-sonuç ilişkisi üzerinden hareket eden
olayların kurgulaştırıldığı modern romanın yerini; biçim, teknik ve ilkelerin
radikal bir şekilde değişmeye başladığı; üst kurmaca, metinlerarasılık, çoğulcu
yaklaşım, öznellik, parodi, popüler kültür, pastiş, kolaj vb. tekniklerin
kullanıldığı postmodern roman alır. Postmodern roman; bahsi geçen teknik ve
yaklaşımları da kullanarak sanal ile gerçeğin, mutlak ile izafinin, üst ile
astın arasındaki mesafeyi kısaltır, her şeyi görelilik ilkesi üzerinden
değerlendirildiği bir anlatı düzeni oluşturur. Bu doğrultudan hareketle bu
makalede, 1990 sonrası romanda postmodern anlayışı benimseyen önemli
yazarlardan Elif Şafak’ın ilk eseri olan ve feminizm, tasavvuf, aşk,
eşcinsellik, modernleşme, Doğu-Batı çatışması, Türkiye’nin güncel toplumsal
atmosferinin alegorisi gibi birçok göndermeleri içeren Pinhan adlı romanında belirgin ve örtük postmodern kurgu unsurları
üzerinde durulacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Mart 2019 |
Gönderilme Tarihi | 13 Şubat 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 23 Sayı: 1 |