Modernizm,
17. asırda Avrupa’da moderniteyle temeli atılan ve 19. yüzyıldan itibaren de
olgunlaşan bir hareket olarak bütün dünyada geleneğin artık dönemini
tamamladığı anlayışıyla her şeyi baştan kurmaya çalışmıştır. Bu değişim hem
toplumsal hem sanatsal hem de bireysel anlamda yeni değişikliklere yol
açmıştır. Ancak beraberinde bir sürü yeni çatışmayı da tetiklemiştir. Çünkü var
olanı terk etmek, alışılmış olanı değiştirmek hem bireysel hem toplumsal
anlamda çatışma doğurmuştur. Bu çatışmanın bir türü de mitleri terk etme veya
en azından değiştirme konusunda olmuştur. Modernite olaylara veya varlıklara
akıl ve mantık penceresinden bakarak reele uymayan her türlü şeyin yerine
yenilerini dâhil etmek istemiştir. Hatta bilimsel olanla izah edilemeyenlerin
terkedilmesini savunmuştur. Bu amaçla da bilimin kendisine sağladığı rasyonel
bilgiler ışığında miti dışarıda bırakan hatta onun gereksiz olduğunu düşünen
bir anlayışla her şeyi izaha çalışmıştır. Bu yenidünyada ritüellerin bazıları
ilkel veya saçma olarak nitelendirilmektedir. Aslında bu durum bir yerde
modernitenin, bilimsel olarak mantıklı açıklaması yapılamayan bu uygulamalar
karşısındaki çaresizliğidir. Bu çalışmada mitten arındırma şeklinde tanımlanan
demitolojizasyonun neden başarısız olduğu ve mitin moderniteyle çatışmasına
rağmen hala daha neden yaşamaya devam ettiği tartışılmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Haziran 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 1 Sayı: 7 |