Duygular, insanların çevresiyle olan ilişkilerinde belirleyici ve
yönlendirici bir role sahiptir. İnsanın zorluk ve tehlikeler karşısında
hayatını sürdürebilmesi, huzurlu bir şekilde hayata tutunabilmesi; başka
insanlarla düzenli ilişkiler kurabilmesinde duygular etkili olmaktadır.
Bir uyarıcının ortaya çıkması ve bu uyarıcının bilişsel olarak
değerlendirilmesi ile başlayan duygulanma sürecine bedendeki değişim ve
hareketliliklerin katılımı yaşanılan duyguyu somut bir şekilde ortaya
koyabilmektedir. Duygulanma sürecinin öncesi ve sonrası karşılaştırıldığında
bizler, bir insanın duygulandığını, hangi duygu içerisinde bulunduğunu bu
bedendeki değişim ve hareketlerden anlamaktayız.
Türkçede duyguların adlandırılmasında bedenin yeri ve önemini belirlemeye
yönelik olarak yaptığımız bu çalışmada söz varlığımızdaki korku, öfke, mutluluk ve üzüntü ile ilgili sözlük maddeleri
üzerinde yoğunlaşılmıştır. Bunun için Türk Dil Kurumunun hazırladığı Türkçe Sözlük (2011) ve Ömer Asım
Aksoy’un Deyimler Sözlüğü (1993) adlı
eserleri esas alınmıştır. Soyut ve birden çok bileşenden oluşan duyguların
dilde karşılanmasında duyguların dışarıdan somut bir şekilde gözlemlenebilen
hareketlenmelerin ve değişimlerin etkili olduğu görülmüştür. Ayrıca vücut iç
salgılarına bağlı olarak özellikle duygulanan kişinin daha iyi
gözlemleyebildiği iç organlardaki hareketlenmelerin de duygu adlandırmalarında
görev aldığı belirlenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Nisan 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 1 Sayı: 9 |