Ana akım iktisadın temel varsayımlarından biri olan
birey, “Homoeconomicus”tur ve her
zaman faydasını en çoklaştırandır düşüncesi, günlük hayatta rasyonel olmayan
yani irrasyonel davranışlarla kendini göstermektedir. Gerek krizlerin
yaşanmasıyla, gerek firmaların zarar edip iflas etmesiyle, gerekte kaynakları
etkin kullanma konusunda aldığımız kararlar çoğu zaman rasyonel değil
irrasyonel kararlar olmaktadır. Bu duruma sebep olan en büyük faktör ise
psikolojidir. Ana akım iktisadın “Pür
Rasyonellik” kavramına karşılık Herbert Simon “Kısıtlı Rasyonellik” kavramını öne sürerek aldığımız kararlarda her
zaman tam bilgiye sahip olmadığımızı, tercihlerimizin tam ve geçişken
olmadığını, zevklerimizin değişebileceğini ifade etmek istemiştir. Klasik
dönemde Smith, Mill ve Bentham gibi önemli kişilerin çalışmalarında psikolojik
faktörler bulunsa da dönemin yapısı gereği iktisat biraz daha matematiksel bir
yapıyla ele alınmıştır. Özellikle 20.yy sonrası psikoloji ve iktisat alanında
yaşanan pozitif gelişmeler, Kahneman ve Tversky’nin bu alanda Nobel ödülü
alması ve Herbert Simon’un katkıları iktisadı psikolojiye yeniden yaklaştırarak
“Davranışsal İktisadın” doğmasına zemin hazırlamıştır. Geçmişte olduğu gibi
bugünde sosyo-ekonomik olayları anlamamızda ve politika üretmemizde geleneksel
iktisat teorisi oldukça yardımcı olmaktadır. Fakat temel varsayımları olan “Pür Rasyonellik” ve “Fayda Maksimizasyonu” çerçevesinde var
olan modellerin açıklanma oranı da düşmektedir. Bu noktada iktisatla
psikolojinin sentezi olan ve ölçümlerinde de deneysel iktisadı kullanan
davranışsal iktisat, ana akım iktisadın açıklanma gücünü arttıran bir unsur
olmaktadır. Finansal krizlerin yaşandığı, küçük olasılıklara büyük önemler
atfetmemiz ve neticesinde zarar ettiğimiz, yüksek getirisi olacak düşüncesinden
hareketle saadet zincirlerine fırsat verip büyük balonların patladığı bir
dünyada, Neo Klasiklerin ifade ettiği “Rasyonel
İnsan” kavramını “Kısıtlı Rasyonelite”
olarak kabul etmek ve ufak dürtmeler neticesinden davranışsal iktisat ile
kayıplarımızı minimize edecek şekilde politika yapmanın mümkün olduğu düşünülmektedir.
Bu çalışmada rasyonellik kavramının yeniden ele alınması ve de iktisat ve
psikolojinin bir arada kullanılması durumunda etkin politikaların ortaya
çıkabileceği görüşü üzerinde durulmaktadır.
Davranışsal İktisat Deneysel İktisat Psikoloji-İktisat İrrasyonalite
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ekonomi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 2 Mayıs 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 2 Sayı: 1 |