Mitik ritüeller; ilkel insanın çevresinde olup bitenleri anlamlandırma, musibetlerden korunabilme çabaları neticesinde teşekkül etmiştir. Bu inanışlar, bazen günlük yaşayış içerisinde bir ritüele dönüşmekte bazen de din içerisinde eritilerek onlara kutsiyet atfedilmektedir. Ancak her iki durumda da halk, bu uygulamalardan vazgeçmez, motif değişikliğine uğrasa dahi inanışlar, ortaya çıkış nedenleriyle yaşamaya devam eder. Tarihi süreç içerisinde uygulamaların kökeni unutulsa da bu uygulamalar yine de varlığını sürdürür. Bugün İslâmî cila altında yaşayan bir yığın Şamanistik ritin yaşatılıp bunun kökeninin de pagan bir dine dayandığı nasıl bilinmiyorsa; “büyüklerimiz öyle yapardı” kalıp ifadeleri çatısı altında da yaşayan bir yığın uygulama bulunmaktadır. Halk inanışları yahut ritüelleri; tarihin belli bir döneminde bir ihtiyaç neticesinde doğmuş, ihtiyaçların dönüşmesi ya da bilimin gelişmesiyle de ortadan kalkmayıp yeni din ve yaşam biçiminin içerisinde eriyerek varlığını sürdürmeye devam etmiştir. Sanatkâr; içerisinde yaşadığı toplumdan soyutlanamadığından, sanat eserinde de -tabii olarak- kültürel potada eritmiş olduğu malzemeden istifade edecektir. Bu durum gelenek edebiyatı olan klasik edebiyat için de kaçınılmaz olmuştur.
Gaziantep Üniversitesi
FEF.DT.21.01
Mythic rituals were formed as a result of efforts to make sense of what was happening around the primitive man and to be protected from calamities. These beliefs sometimes turn into a ritual in daily life, and sometimes they are dissolved in religion and belief and attributed to them with holiness. However, in both cases, the public does not give up on these practices and continues to live due to the formation in the origin even if the motif changes. Although the origin of the practices is forgotten in the historical process, these practices still exist. Just as it is not known that today a mass of shamanistic rites that live under Islamic polish and their origins are based on a pagan religion, there are many practices that live under the umbrella of “our elders would do it”. The fact that folk beliefs or rituals were born as a result of a need in a certain period of history did not disappear with the transformation of needs or the development of science, but continued to exist by being dissolved in the new religion or way of life. The artist cannot be isolated from the society he lives in and cannot prevent the formation of these traces in his work of art. The fact that the artist takes the shape of the container in which it is kneaded like a dough is valid for all literary circles. This situation will also be inevitable for classical literature, which is traditional literature.
FEF.DT.21.01
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Özgün Makale |
Yazarlar | |
Proje Numarası | FEF.DT.21.01 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2021 |
Gönderilme Tarihi | 2 Nisan 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 4 Sayı: 6 |