Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı gerçekleştirilen 11 Eylül saldırıları, savaş ve güvenlik üzerine yerleşik anlayışı derinden etkiledi. Bu etki, kısmen, askeri yeterliklerden yoksun bir devlet-dışı aktörün neden olduğu sembolik ve maddi zararın büyüklüğü; kısmen de, Amerikan yönetiminin “hukuku işletme” yerine “savaş”la karşılık verme yönünde iradesi ile ortaya çıktı. Savaş ve barış söyleminin hedef olduğu bir başka karmaşa, devlet aktörleri tarafından masum sivillere uygulanan siyasal şiddeti “terorizm” kapsamına alma konusunda gösterilen isteksizliktir. Son beş yılda tecrübe edilen gelişmeler, 21. yüzyılın başlangıcını oluşturan yeni küresel bağlamda, “savaş,” “hukuk” ve “güvenlik” arasındaki ilişkilerin yeniden düşünülmesini gerektirmektedir.
The 9/11 attacks on the United States unsettled our understanding of war and security in the world. This unsettling resulted partly because of the magnitude of the symbolic and substantive harm inflicted by a non-state actor lacking in military capabilities, and partly because the United States government responded by way of “war” rather than by reliance on “law enforcement.” The discourse on war and peace is also confused by a reluctance to extend the label of “terrorism” to political violence by state actors against civilian innocence. The experience of the past five years calls for a rethinking of the relationship between “war,” “law,” and “security” in the global setting of the early 21 st century.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Diğer ID | JA62FP83HT |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2007 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2007 Cilt: 4 Sayı: 14 |