The shift from fossil fuels to bio-based ones is considered to be a strategy to cope with the pressures of the coming peak oil era in oil dependent countries. However, although biomass can be a valuable element of a new energy mix, (i) without a drastic decrease in energy consumption its contribution will remain marginal, and (ii) without structural changes in the energy system (away from its current carbon basis) it poses risks to environmental security, mainly to biodiversity, and food security. This might even lead to significant changes in the relations between developed and developing countries. The prospect that second generation plantations deliver high yields from poor soils without external inputs is unrealistic. A more benign option for of biomass use is for carbon storage, at best realized in soils
Fosil yakıtlardan biyotemelli yakıtlara geçiş, petrolün tavan yaptığı dönemin petrole bağımlı ülkeler nezdinde yarattığı baskılarla baş etmede kullanılan bir strateji olarak belirmektedir. Buna karşın, biyokütle enerji kompozisyonunun değerli bir unsuru olmasına rağmen, (i) enerji tüketiminde önemli bir düşüş olmadan katkısının son derece sınırlı kalacağı, ile (ii) enerji sisteminde yapısal değişiklikler olmadan (karbon temelinden uzakta) başta biyolojik çeşitlilik olmak kaydıyla çevre güvenliğine ve gıda güvenliğine riskler yüklediği hususları göz önünde bulundurulmalıdır. Bu durum gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki ilişkilerde önemli değişikliklere dahi yol açabilir. İkinci nesil ekimlerin fakir topraklardan dış girdi olmadan yüksek verim sağladığı hususu gerçekçi değildir. Karbon birikimi açısından biyokütlenin daha akılcıl kullanımı en iyi toprak içinde gerçekleşmektedir.
Diğer ID | JA69CT79AE |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2008 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2008 Cilt: 5 Sayı: 20 |