ABD, Soğuk Savaş sonrası dönemde Kuzey Kore ve İran gibi ülkelerin balistik füze kapasitelerinin gelişmesinin yarattığı tehdit karşısında Ulusal Füze Savunma Sistemi konuşlandırma projesine hız verdi. Projeyi 2000’li yıllarda küresel ölçekli biçimde daha da geliştirdi. Lizbon Zirvesi, ABD’nin bu niyetini NATO müttefikleriyle paylaştığı zirveydi. Bu durum Türkiye’yi yakından ilgilendiren önemli tartışmaların yapılmasına neden oldu. Kamuoyunda “Füze Kalkanı” olarak adlandırılan projenin önemli ayaklarından biri Türkiye topraklarında konuşlandıracak olan radar sistemleriydi. Bu makalede, hava savunma sistemlerinin teknolojik özellikleri ve çalışma prensibi; ABD’nin 1990’lı yıllarda Ulusal Füze Savunma Sistemi geliştirmesi kararını etkileyen faktörler; Türkiye’nin tehdit değerlendirmesi ile bağlantılı olarak ABD yönetimi ile yapılan görüşmelerin kapsamı; 2000’li yıllarda ikili ilişkilerde yaşanan sorunların bu alandaki çalışmalara yansımaları; ABD’nin küresel ölçekli olarak geliştirdiği “Füze Kalkanı” projesini NATO müttefikleriyle paylaşmak istemesinin İttifak içindeki yansımaları; Türkiye’nin bu tartışmalardaki yeri; “Füze Kalkanı” tüm unsurlarıyla konuşlandırıldığında hangi coğrafyayı etkin bir şekilde korunaklı kılacağı, hangi stratejik önceliklere bağlı olarak operasyonel seviyede karar alma sürecinin nasıl işleyeceği ve Türkiye’nin nasıl bir politika izlemesi gerektiği yönünde yurtiçinde ve dışında yapılan tartışmalarda ortaya konulan görüşler ve gerekçeleri ele alınmaktadır.
At the Lisbon Summit meeting of NATO in November 2010, the United States expressed its desire to share with its allies the missile defense capabilities that it had developed since the 1990s vis-à-vis the threat perceived from the missile capabilities of North Korea and Iran. The Summit has also become a platform where Turkey’s concerns about the “Missile Shield” project were discussed extensively. This article aims to shed light, first of all, to the background of the development and expansion of the missile defense project of the United States both at national and global scale. In the same vein, technological characteristics and operational principles of air defense systems will be presented. Then, the article will highlight the deliberations between Turkey and the United States since the 1990s with respect to the deployment of air defense systems on Turkish territory. Finally, Turkey’s place in the debate concerning the deployment of the “Missile Shield” in the NATO countries will be discussed with specific references to the role that Turkey could play in enhancing the defensive as well as deterrent capability of the Alliance
NATO Missile Shield Turkey Iran Ballistic Missiles Air Defense Systems
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Diğer ID | JA45YR39CD |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Cilt: 9 Sayı: 34 |