Sexism is part of a systematic and deep-rooted exploitation system based on material foundations, and at the same time, it is discursively reconstructed in the social sphere by creating perceptions of femininity and masculinity. Sexism establishes the female body as a form of construction, dominates it and strengthens power relations by reinforcing male domination. Reproduced through various practices over women and nurtured by patriarchal discourse, sexism affects everyone, especially women academicians, in the university and academic field as in every part of daily life. With the mind-emotion duality, which is a manifestation of the male-female duality, the woman is identified with the emotion and the man with the mind. Since the scientific field is nourished by the duality of mind and emotion, men occupy a dominant position in the field as rational researchers. Female academics with different titles in the academic field where power relations exist are associated with everything feminine. Facing competitive and sexist practices every day, women are restricted to the areas they are said to belong to and the ways they work, and are barred from areas specific to men. In this sense, women are coded as maternal, friendly, nurturing, compassionate, laboratory or classroom-centred employees, sharing, meticulous colleagues. This study was designed to focus on the relationship between femininity and academia, which are encoded in academic relations and to reveal the sexist structure of this relationship. The study focuses on the experiences of female academicians who started their professions as research assistants at different universities, in other words, from the bottom. To this end, in-depth interviews were conducted with nine female participants and the data obtained were analyzed with the thematic analysis technique and field experiences on the basis of the themes of the structure of the academic field, women's experiences, thoughts on women's positioning in education, science and academia and forms of resistance. In the study, it was revealed that the sexist discourses in the academic structure are in circulation, and that female academicians display certain stances and forms of resistance in the face of attempts made to hide exclusion and subordination with scientific discourses.
Cinsiyetçilik, maddi temellere dayanan sistematik ve köklü bir sömürü düzeninin parçası olup aynı zamanda kadınlık ve erkeklik algılarını oluşturarak toplumsal alanda söylemsel olarak yeniden inşa edilir. Cinsiyetçilik bir kurgulanış biçimi olarak kadın bedenini kurar, onu tahakküm altına alır ve erkek egemenliğini pekiştirerek iktidar ilişkilerini kuvvetlendirir. Çeşitli pratiklerle kadınlar üzerinden yeniden üretilen ve ataerkil söylemden beslenen cinsiyetçilik, gündelik yaşamın her yerinde olduğu gibi üniversite ve akademik alanda herkesi, özellikle de kadın akademisyenleri etkiler. Kadın-erkek ikiliğinin bir tezahürü olan akıl-duygu ikiliğiyle kadın duygu; erkek ise akıl ile özdeşleştirilir. Bilimsel alan da akıl-duygu ikiliğinden beslendiği için erkekler akıl sahibi araştırmacılar olarak söz konusu alana hakim bir konumda yer alırlar. İktidar ilişkilerinin var olduğu akademik alanda farklı unvanlara sahip kadın akademisyenler ise kadınsal olan her şey ile ilişkilendirilirler. Rekabetçi ve cinsiyetçi uygulamalarla her gün karşılaşan kadınlar, onlara ait olduğu söylenen alanlarda ve çalışma biçimleriyle sınırlandırılmakta; erkeklere has alanlardan men edilmektedirler. Bu anlamda kadınlar anaç, güler yüzlü, besleyen-doyuran, merhamet sahibi, laboratuvar ya da sınıf merkezli çalışan, paylaşımcı, titiz çalışma arkadaşları olarak kodlanırlar. Söz konusu bu çalışma, akademik ilişkilere kodlanmış olan kadınlık halleri ile akademi ilişkisine odaklanarak bu ilişkinin cinsiyetçi yapılanmasını ortaya koymak üzere tasarlanmıştır. Çalışmada, farklı üniversitelerde mesleklerine araştırma görevlisi olarak yani deyim yerindeyse en alttan başlayan kadın akademisyenlerin deneyimlerine odaklanılmıştır. Bu amaçla dokuz kadın katılımcı ile derinlemesine görüşmeler yapılmış ve elde edilen veriler akademik alanın yapısı; kadınlık deneyimleri; eğitim, bilim ve akademik alanlardaki konumlanmalara dair düşünceler ve direniş biçimleri} temalarından hareketle tematik analiz tekniği ve saha deneyimleriyle analiz edilmiştir. Çalışmada, akademik yapılanmadaki cinsiyetçi söylemlerin dolaşımda olduğu, dışlanmanın ve ikincilleştirmenin bilimsel söylemlerle gizlenmeye çalışılması karşısında kadın akademisyenlerin belirli duruşlar sergileyip direniş biçimleri ortaya koyduğu ortaya çıkmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2020 |
Kabul Tarihi | 27 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 2 Sayı: 2 |