Soğuk Savaş sonrası dönemde
hassas güdüm sistemine sahip konvansiyonel silahlar, yeni güvenlik ortamındaki
muharebeler için kritik malzeme haline gelmişken, nükleer silahların etkisi
büyük oranda azalmıştır. 11 Eylül sonrasında ABD, dünyanın herhangi bir yerindeki
bir hedefi bir saatten daha az sürede vurabilecek bir silah sistemi
geliştirebilmek amacıyla “Konvansiyonel Anlık Küresel Vuruş Projesi”ni
başlatmıştır. Proje, ABD politikalarında nükleer silahların rolünü azaltmayı
amaçlamaktadır. Ancak, Rusya’nın sert tepkisi dolayısıyla bu projeye karşı
geliştirdiği taarruz ve savunma programlarının (Rusya, Füze Savunma Sistemi ile
birlikte bu projeyi kendi güvenlik politikalarına karşı büyük bir tehdit olarak
tanımlamaktadır.) her iki ülke için de yeni bir nükleer silahlanma yarışı
başlatması beklenmektedir. Bu çalışma, CPGS projesinin gelişimini ve ABD-Rusya
arasındaki nükleer politikaları nasıl etkileyeceğini incelemektedir.
Konvansiyonel Ani Küresel Vuruş Nükleer Silahlar Hipersonik Füzeler Füze Savunma Sistemi ABD Rusya
The role of nuclear weapons diminished to a great extent after the end
of the Cold War, while conventional weapons with a precision guidance system have
emerged as a crucial asset for warfare in the new security environment. After
the September 11 attacks the US embarked on the Conventional Prompt Global
Strike (CPGS) program, to develop weapons that can strike any target in the
world in less than one hour. CPGS was intended
to reduce the role of nuclear weapons in US politics, but Russian strong
opposition to the project, is expected to start a new nuclear armament race.
This paper will analyze the evolution of the CPGS project and debate how it
will affect nuclear politics between the US and Russia.
Conventional Prompt Global Strike Nuclear Weapons Hypersonic Missiles Ballistic Missile Defense US Russia
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 23 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 1 Sayı: 3 |