Çağdaş Felsefe olarak bilinen 20. Yüzyıl felsefesi, insan inançlarından bağımsız var olan bir nesnel dünyanın varoluşunu kabul eden bir dönemi sembolize eder. Bu dönem düşünürleri modern dünya görüşünü ön plana almışlardır. İnsanlar, doğa konularını daha önceki dönemlerden farklı bir değerlendirmeyle ele almışlardır. Aklı her yönüyle ve her bakımdan kitlenin önünde apaçık olarak sergileme yoluna gitmişlerdir.
Eğitim alanında insan temelli çalışmaların yoğunlaşmasıyla kilisenin eğitim üzerinde etkisi giderek ortadan kaldırılmıştır. Aydınlanma ile birlikte insan, doğa, bilgi ve akıl konuları üzerinde belli ortak çalışmalar yapılmıştır. İnsanın olgusal durumu onun bir yandan da özgürlüğünün koşulunu ortaya çıkarmıştır. İnsan; kendi seçimlerinin sorumluluğunun farkındadır, böyle bir sorumlulukla kendini oluşturabilir. Akıl sahibi bir varlık olan insanın kendi yasasını kendisinin koyması gibi.
20. yüzyıldan önceki dönemlerde ve yirminci yüzyılın başında yaşanan siyasal, toplumsal ve ekonomik değişimlerle birlikte bilimsel ve teknolojik alanda da ilerlemeler kaydedildi. Çağın ilk yarısında yaşanan bu önemli gelişmeler sayesinde demokratik sistem ve ulus devlet anlayışına da yansımıştır. Bu durum, yirminci yüzyılda ortaya çıkan temel felsefi eğilimleri ve çeşitli ekollerin problemlerine birçok alanda damgasını vurmuştur.
Bu makalede, 20. Yüzyıl varoluşçuluk (egzistansiyalizm), fenomenoloji (görüngübilim), pozitivizm (olguculuk), postmodernizim, pragmatizm (faydacılık), entüisyonizm (sezgicilik), sağduyu (common sense), Frankfurt Okulu ve analitik felsefe akımları üzerinde durulmuştur. Bu felsefi akımlar hakkında hem bilgi verilmiş hem de güncel perspektiften yorumlanmaya çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Mayıs 2020 |
Gönderilme Tarihi | 26 Şubat 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 4 Sayı: 1 |
Our journal licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License