Küreselleşme süreci içinde bölge kavramının tanımı ve bölgesel kalkınma alanındaki yaklaşımlar önemli
bir değişim yaşamıştır. Büyük ölçekli kamu ve özel sektör yatırımlarını hedef alan klasik bölgesel kalkınma
yaklaşımları (merkeziyetçi) yerini “yeni yaklaşımlar”a bırakmıştır. 1980’lerden başlayıp süregelen
bu yeni yaklaşımlar bölgelerin içsel potansiyellerini artırmayı hedeflemektedirler. Küreselleşme kapsamında
bölgelerin entegrasyonu ve uluslar arasılaşmasıyla birlikte bölge dışı ilişkilere de daha fazla önem
verilmeye başlanmıştır. Yeni yaklaşımların öneminin artmasının diğer bir nedeni de çoğu ülkede uygulanan
yerelleştirme politikalarıyla ilgilidir.
Türkiye’de bugüne kadar uygulanan bölgesel politikalar bölgeler arasındaki gelişmişlik farklarının giderilmesinde
başarılı olamamıştır. Yeni yaklaşımlar paralelinde Türkiye’nin yeni bölge tanımları yapması
ve yerelleştirme politikaları uygulaması gerekmektedir. En önemlisi ise AB’ye üyelik sürecinde olan
Türkiye, bölgesel politikalarını AB normlarına uyumlu hale getirmek zorundadır. AB’ye üyelik, aynı zamanda
yapısal ve uyum fonlarından yararlanabilme imkanı vereceğinden Türkiye’nin bölgesel dengesizlikleri
giderme konusunda ihtiyaç duyduğu finansal desteği de sağlayacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 14 Mayıs 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Sayı: 3 |
______________________________________________________
Adres: KTÜ-İİBF. Oda No:213 61080 TRABZON
e-mail : uiiidergisi@gmail.com