Bu çalışma, Osmanlı dönemi âlimlerinden Ahmed Çelebi b. Mustafa es-Saruhânî el-Leâlî’ye (ö. 971/1563) ait “Risâle fî beyâni’l-âye ve huve ‘yâ eyyühellezîne âmenû in câ’eküm’” başlıklı el yazması risâlenin tahkikli neşrini ve analizini konu edinmektedir. Risâle, Hucurât Sûresi 6. âyetini merkeze alarak “fâsık” kavramının anlamını, sahâbenin adâleti meselesini ve Zemahşerî’nin el-Keşşâf tefsirindeki yorumlarını, eleştirel bir perspektifle ele almaktadır. Araştırmanın temel hedefleri, metni akademik literatüre kazandırmak, İslam düşünce tarihindeki kelamî ve hadis tenkidi tartışmalarına ışık tutmak, ayrıca klasik tefsir metodolojisinin dinamik yapısını bir örnek üzerinden ortaya koymaktır. Çalışmada metin merkezli ve tarihî-analitik bir yaklaşım benimsenmiştir. İki yazma nüsha (Hâlis Efendi ve Lala İsmâîl) karşılaştırmalı olarak incelenmiş; nüshalar arasındaki farklılıklar dipnotlarla belirtilerek kritik edisyon hazırlanmıştır. Âyetler, harekeli ve modern Arapça imla kurallarına uygun şekilde düzenlenmiştir. Disiplinlerarası bir metodoloji ile tefsir, hadis, kelam ve dilbilim perspektifleri birleştirilerek müellifin argümanları irdelenmiştir. Müellifin kaynakları arasında Zemahşerî’nin el-Keşşâf’ı ve İbn Âdil’in el-Lübâb tefsiri öne çıkmaktadır. Ayrıca risâlenin tarihî bağlamı, müellifin biyografisi, tabakât eserleri ve arşiv kayıtları üzerinden analiz edilmiştir. Hucurât 6. âyeti, klasik tefsirlerden modern çalışmalara kadar geniş bir literatürde işlenmiştir. Tâhâ Yâsîn Hatîb’in sebeb-i nüzûl odaklı analizi ve İbrahim Yıldız’ın sosyal medya bağlamlı yorumu, konuya dair önemli katkılar sunar. Ancak bu risâle, hem tahkikli neşrinin yapılmamış olması hem de Zemahşerî’nin yorumlarını sistematik biçimde eleştiren konu odaklı ilk müstakil çalışma olması nedeniyle özgündür. Nitekim bu risâle sahih ve zayıf rivayetleri karşılaştıran, “fâsık” kavramını disiplinlerarası ele alan ve Ehl-i Sünnet’in sahâbe adâleti ilkesini savunan önemli bir metindir. Risâle, Ahmed Çelebi b. Mustafa es-Saruhânî el-Leâlî’ye nispet edilmektedir. Hâlis Efendi nüshasında yer alan “Ahmed Çelebi Hazretlerinin Çivizâde’ye verdiği risâle” ifadesi, müellifin Çivizâde ile çağdaş olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca, müellifin diğer eserleriyle bu risâle arasındaki üslup benzerliği, eserin ona aidiyetini desteklemektedir. Müellif, Kemalpaşazâde ve Sa‘dî Çelebi’nin öğrencisi olarak Osmanlı ilim geleneğinde önemli bir yere sahiptir. Ahmed Çelebi, Zemahşerî’nin el-Keşşâf’ta Velîd b. Ukbe’yi “fâsık” olarak niteleyen yorumunu zayıf rivayetlere dayandığı gerekçesiyle eleştirir. Zemahşerî, Velîd’in Resûlullah’a yalan haber getirdiğini ve bu nedenle adâlet vasfını kaybettiğini iddia eder. Ahmed Çelebi ise Velîd’in kasıtlı değil, zanna dayalı bir hata yaptığını vurgular. Ona göre, âyetteki “fâsık” vurgusu, bireysel bir suçlamadan ziyade haber teyidi ilkesinin evrenselliğine işaret eder. Klasik tanımda “sınır aşma” olarak ele alınan “fısk”, risâlede zan, yetersiz araştırma ve toplumsal güveni sarsma boyutlarıyla yeniden yorumlanır. Ahmed Çelebi, Velîd’in Benî Mustalik’e dair yanlış bilgi aktarımını şeytanın vesvesesi ve içsel tereddütle açıklar. Bu yaklaşım, “fâsık” kavramını büyük günahla sınırlandıran Mu‘tezilî perspektife karşı, Ehl-i Sünnet’in sahâbe adâleti doktrinini güçlendirir. Risâle rivayetlerin sened ve metin kritiği ile dilbilimsel tahlili dengeli biçimde harmanlar. Zemahşerî’nin dayandığı Taberânî rivayetinin isnadının zayıf olduğunu vurgulayan müellif, İbn Âdil’in el-Lübâb’ından aktardığı sahih rivayetlerle tezini temellendirir. Bu metodoloji, geç dönem Osmanlı tefsir geleneğinin rivayet-dirayet sentezini yansıtır. Bu çalışma, günümüzde bilgi güvenilirliği, sosyal medya etiği ve yanlış haberlerle mücadele gibi konulara tarihî bir perspektifle ışık tutar. Araştırmacılara risâlenin Hanefî fıkıh geleneği ve Osmanlı ahlak literatürüyle ilişkisinin incelenmesi önerilmektedir.
Tefsir Hucurât Sûresi Fâsık Sahâbî Kimliği Leâlî Ahmed Çelebi
Bu çalışmanın hazırlanma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyulduğu ve yararlanılan tüm çalışmaların kaynakçada belirtildiği beyan olunur.
This study focuses on the critical edition and analysis of the manuscript “Risāla fī bayān al-āya wa huwa ‘yā ayyuhā alladhīna āmanū in jā’akum’”, authored by the Ottoman scholar Ahmad Çelebi b. Mustafa al-Saruhanī al-Leālī (d. 971/1563). The treatise examines the meaning of the term fāsiq, the issue of the justice of the Companions (‘adālat al-ṣaḥāba), and critically engages with Zamakhsharī’s interpretation in al-Kashshāf. The primary objectives of this research are to introduce the manuscript to the academic field, shed light on theological and hadith criticism debates within Islamic intellectual history, and elucidate the dynamic nature of classical exegetical methodology through a representative example. The study adopts a text-centered and historical-analytical approach. Two manuscript copies (Hâlis Efendi and Lala Ismâîl) have been comparatively examined, and a critical edition has been prepared, highlighting textual variations in footnotes. The Qur’ānic verses are presented with full diacritical marks and in accordance with modern Arabic orthography. Employing an interdisciplinary methodology, the research integrates perspectives from tafsīr, ḥadīth, kalām, and linguistics to deeply analyze the author’s arguments. The sources referenced by the author include al-Kashshāf by Zamakhsharī and al-Lubāb by Ibn ‘Ādil. Additionally, the historical context of the treatise and the biography of the author have been examined based on ṭabaqāt works and archival records. Hucurāt 6 has been extensively discussed in both classical and modern exegetical literature. Notably, Ṭāhā Yāsīn Khaṭīb’s study focusing on the verse’s sabab al-nuzūl and İbrahim Yıldız’s interpretation in the context of misinformation in social media provide significant contributions. However, this treatise is unique as the first independent work systematically critiquing Zamakhsharī’s interpretations. The risāla compares authentic and weak narrations, addresses fāsiq within an interdisciplinary framework, and upholds the Sunni principle of the Companions’ justice (‘adālat al-ṣaḥāba). The treatise is attributed to Ahmad Çelebi b. Mustafa al-Saruhanī al-Leālī. The phrase found in the Hâlis Efendi manuscript, “The treatise Ahmad Çelebi presented to Çivizâde,” alongside the author’s contemporaneity with Çivizade and stylistic similarities, support this attribution. As a student of Kemalpaşazâde and Sa‘dī Çelebi, Ahmad Çelebi occupies a notable position within the Ottoman scholarly tradition. Ahmad Çelebi critiques Zamakhsharī’s assertion in al-Kashshāf that Walīd b. ‘Uqba was labeled as a fāsiq due to bringing false information to the Prophet. While Zamakhsharī claims that Walīd lost his integrity (‘adāla) by fabricating a report, Ahmad Çelebi argues that Walīd’s error was not intentional but rather based on misperception. According to Ahmad Çelebi, the emphasis on fāsiq in the verse serves as a universal principle for verifying reports rather than a direct accusation against a specific individual. The classical definition of fisq as “transgression” is reinterpreted in the treatise to include aspects of speculation, inadequate investigation, and social distrust. Ahmad Çelebi explains Walīd’s incorrect transmission about Banū al-Muṣṭaliq as a result of satanic whisperings and inner hesitation. This approach strengthens the Sunni doctrine of the Companions’ justice in opposition to the Mu‘tazilite view, which confines fisq to grave sins (kabā’ir). The treatise skillfully integrates both narrational (riwāya) and rational (dirāya) criticism. Ahmad Çelebi highlights the weak chain of transmission in the Ṭabarānī narration upon which Zamakhsharī relies, while reinforcing his argument with authentic reports from Ibn ‘Ādil’s al-Lubāb. This methodology reflects the synthesis of riwāya and dirāya within the late Ottoman exegetical tradition. This study sheds light, from a historical perspective, on contemporary issues such as the reliability of information, ethics of social media, and the struggle against misinformation. Researchers are advised to examine the treatise in relation to the Ḥanafī jurisprudential tradition and the Ottoman moral literature.
Tafsīr Sūrat al-Ḥujurāt Fāsiq Saḥābī Identity Leālī Ahmed Çelebi.
It is declared that scientific and ethical principles have been followed while carrying out and writing this study and that all the sources used have been properly cited
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Tefsir |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Erken Görünüm Tarihi | 30 Temmuz 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 26 Şubat 2025 |
| Kabul Tarihi | 2 Mayıs 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 8 Sayı: 1 |
UMDE Dini Tetkikler Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.