Tarih sahnesi; savaşlar, yıkımlar, anlaşmalar, stratejik planlar, bloklaşmalar ve buna benzer çeşitli politikaları tekerrür ederek ilerlemiştir. Nitekim bu platformdan doğan sonuçlar kimi ülkelerin lehine işlerken, kimilerinin de aleyhine işlemiştir. Soğuk Savaş dönemi ise, dünya tarihinin sayfalarına bu işleyişin en önemli parçalarından birisini oluşturarak girmiştir. Soğuk Savaş olgusu, çift kutuplu bir dünyayı oluşturmuş; buna mukabil dünyayı birbirine düşman şekilde iki ayrı kampa ayırmıştır. Her ne kadar çift kutuplu bir dünyadan bahsedilse de, bu kutuplar, mevcut müttefik devletleri kendi elinde tutmaya çalışmış ve yeni müttefikler kazanmak amacı ile adeta bir yarışa girerek, diğer dünya ülkelerini de kendi tesirleri altına almışlardır. İkinci Dünya Savaşı sonrası görülen ve ABD ile SSCB’nin hem askeri, hem de siyasi gerginlik dönemini oluşturan Soğuk Savaş dönemi, çeşitli sorunları doğurarak bazı işleyişleri etkilemiştir. Diğer ülkelerin de fazlasıyla etkilendikleri bu dönem (1947-1989), dünya tarihi açısından büyük önem teşkil etmektedir. Buradan doğan sonuçlar, kimilerini doğrudan, kimilerini ise dolaylı şekilde etkilemiştir. Konumuz bağlamında, Türk dış politikasının en hassas kalemi, ABD ile olan ilişkilerimiz olmuştur. Bunun ana sebebi ise, Türkiye’nin iç siyasetinin ve diğer bütün dış politika içeriklerinin Türkiye-ABD ilişkilerinden etkilenmesidir. Türkiye, dünya platformunda daha etkin ve dinamik bir dünya gücü olarak uluslararası sisteme dâhil olma süreci içerisinde bulunmaktadır. ABD ile olan ilişkiler de, bu sürece yansımaktadır. Bu ilişkinin temeli ise stratejik boyutlara dayanmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 2 Sayı: 1 |