Sahip olduğu stratejik konum itibariyle yüzyıllardır büyük güçlerin mücadele sahası olan Suriye, 2011’den beri yeni bir küresel mücadeleye sahne olmaktadır. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanı sıra, Fransa gibi orta ölçekli ülkeler de bu mücadele sahnesinde yer almaya çalışmaktadır. Bu bağlamda, Fransa’nın Napolyon döneminden beri Suriye topraklarına ilgi duyması ve bu bölgede siyasi nüfuzunu güçlendirmeye çalışması, somut bir tarihi vakıadır. Bunun yanında, Fransa, Birinci Dünya Savaşı sürecinde diğer büyük aktörlerle yaptığı gizli anlaşmalar neticesinde, savaş sonrası dönemde Suriye’yi ve civarını kontrol altına almak istemiştir. Ancak savaş sonrası dönemde uluslararası konjonktürün buna izin vermemesi ve yerel halkın bağımsız taleplerinin baş göstermesi neticesinde, Fransa’nın bu hedefi başarılı olamamıştır. Yakın tarihe gelindiğinde ise, Fransa, Suriye’de iç savaşın başlaması üzerine ülkedeki kriz ortamını kendi adına fırsata çevirmeye çalışarak, yeniden bu bölgeye yönelmiştir. ABD’nin öncülüğünü yaptığı koalisyonla birlikte hareket eden ve DEAŞ (IŞİD) ile mücadele adı altında terör örgütü PYD’ye destek veren Fransa, masadaki siyasi ve sahadaki askeri varlığını güçlendirmeye çalışmıştır. Bu makalenin amacı, uzun yıllardan beri Suriye üzerinde etkili bir güç olmaya çalışan Fransa’nın Suriye politikasını analiz etmektedir. Bunun için, makale boyunca geriye dönük bir süreç takibi yapılarak, bütüncül bir yaklaşım ortaya konmuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mart 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 3 Sayı: 1 |