In his novel entitled Truth, Zola tries to mythologize the struggle of a group of persons, one of whom is the writer himself, against injustices in French society during Dreyfus Case, fictionalizing it. One of the major characters of the novel, Marc the teacher, struggles for proving the innocence of Simon, the teacher, accused falsely and sentenced to life imprisonment because of his Jewish origin. Various power groups behaving cooperatively try to manipulate society by creating pressure. Sectary priests in particular have displayed behaviours incompatible with real religion, wrongdone for their own interests, condemned the innocent while taking sides with the guilty. Sectary priests and clerks becoming dark power groups in a sense have infiltrated many government institutions and worked secretly in an organized manner. Although Gorgias, the teacher of the sect school, have raped and murdered, he has been protected. The novel deals with the deterioration of social values due to the abuse of these values by those behaving on behalf of religion. The writer adds a philosophical dimension to the ideology and approaches the problem humanistically. The solution of the such problems as religious fanaticism, racism and othering dealt with in the novel is of great importance so that people lead a happy life in future. Zola wants to take attention to the importance of the prevalence of real and universal justice in society, instead of the desires and imposition of military, religious, political and financially powerful authorities for the protection of human dignity, securing the future of humanity.
Emile Zola, Gerçek adlı romanında Fransız toplumunda Dreyfus Davası sürecinde yaşanan haksızlıkları ve kendisinin de içinde olduğu bir grup insanın verdiği mücadeleyi kurgulayarak efsaneleştirmeye çalışmıştır. Romanın kahramanlarından Marc öğretmen, Yahudi kökenli olduğu için haksız yere suçlanarak ömür boyu hapse mahkûm edilen öğretmen Simon’un suçsuzluğunu ortaya çıkarmak için mücadele eder. İşbirliği içerisinde hareket eden çeşitli güç odakları toplumda baskı oluşturarak toplumu istedikleri gibi yönetmeye çalışmaktadırlar. Özellikle tarikatçı papazlar gerçek din ile bağdaşmayan davranışlar sergileyip çıkarları doğrultusunda birçok haksızlık yapabilmekte, masumları suçlayıp suçlulardan yana taraf tutabilmekteler. Adeta karanlık güç odağı haline gelen tarikatçı kilise papazları ve bu okullardan mezun memurlar, Fransız devletinin birçok kurumuna sızmış ve gizliden gizliye örgütlü bir şekilde çalışmaktadırlar. Romanda cinayet ve ırza geçme suçlarını işleyen tarikat okulu öğretmeni Gorgias olmasına karşın, korunmaktadır. Romanda insancıl değerlerin, özellikle de din adına hareket edenler tarafından yok edilişinden hareketle, toplumun değerler bağlamında yozlaşmasından söz edilmektedir. Yazar, vermeye çalıştığı ideolojiye felsefi bir boyut kazandırmakta ve soruna hümanist bir perspektiften bakmaktadır. İnsanlığın gelecekte mutlu yaşam sürdürebilmesi için romanda ele alınan dini taassup, ırkçılık ve ötekileştirme gibi sorunların çözümü çok önem arzetmektedir. Zola, toplumda askeri, dini, siyasi ve ekonomik açıdan güçlü otoritelerin dayatma ve isteklerinin değil, gerçek ve evrensel adaletin hüküm sürmesinin, insanlığın geleceğinin güvence altına alınabilmesi ve insan onurunun korunması noktasında önemine dikkat çekmek istemiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 |
Adres: Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Telefon: 0276 221 21 60 Faks :0276 221 21 61
E-posta: sosyaldergi@usak.edu.tr