The water conflict
between Iraq, Syria and Turkey that has continued since the 1960s has entered a
mutually-hurting stalemate due to increasing populations, drought and
agricultural-energy needs in the basin. While the conflict that centers around
the status and use of rivers escalated to the level of military threats during
certain periods, it has not evolved into any military conflict or the use of
water in a life-threating way. Yet, a final agreement has not been reached even
during the raproachement period between Syria and Turkey in the 2000s. Based on
this premises, our paper underlines that the conflict has been going through a
structural transformation in the “post-Arab Spring” era. The capture of some
strategic lands and dams along the Euphrates-Tigris basin by Daesh/ISIS and
PYD-YPG, as well as by the Northern Iraqi Kurds, who are preparing to declare
independence, indicate that new state and non-state actors may become primary
parties in this conflict. Furthermore, the use of water as a lethal weapon in
the Iraqi and Syrian civil wars signify another important development. This
paper concludes that the resolution of this conflict has become less likely due
to the increasing number of parties and issues.
Irak, Suriye ve Türkiye
arasında 1960’lı yıllardan beri devam etmekte olan su sorunu, Fırat-Dicle
havzasında artan kuraklık, nüfus ve tarım-enerji ihtiyaçlarıyla taraflara zarar
veren bir çıkmaza girmiştir. Üç kıyıdaş arasında nehirlerin statüsü ve
kullanımı hususlarına odaklanan uyuşmazlık bazı dönemlerde tırmanarak askeri
tehditler içermiş olsa da sıcak çatışmaya dönüşmemiş ve su insan hayatını
tehdit edecek şekilde bir silah olarak kullanılmamıştır. Öte yandan, Suriye ve
Türkiye arasında 2000’li yıllarda yaşanan yakınlaşma döneminde dahi nihai bir
anlaşma sağlanamamıştır. Bu arka plandan hareketle makalemiz “Arap Baharı”
sonrası dönemde su sorunun yapısal bir dönüşümden geçmekte olduğunu
vurgulamaktadır. Şöyle ki, bağımsızlık ilan etmeye hazırlanan Kuzey Irak Kürtlerinin
yanı sıra Daeş/IŞİD ile PYD-YPG’nin havza boyunca stratejik toprakları ve
barajları ele geçirmesi, uyuşmazlığa yeni devlet ve devlet-dışı aktörlerin
birincil taraf olması ihtimalini doğurmuştur. Ayrıca, Suriye ve Irak’taki iç
savaşlarda suyun ölümcül bir silah olarak kullanılması diğer bir önemli gelişmedir.
Makalemiz tarafların ve konuların artmakta olduğu su sorununda uyuşmazlık
çözümü ihtimalinin artık daha azaldığı sonucuna varmaktadır.
Bölüm | C2S4 |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2017 |
Gönderilme Tarihi | 23 Temmuz 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 2 Sayı: 4 |