Many intellectuals from Ziya Gökalp
to Ahmet Hamdi Tanpınar and Hilmi Ziya Ülken to Mehmet Kaplan brought various
interpretations on the intellectual structure and literary aesthetics of the
Tanzimat period. These comments, along
with
the various theses they hold, often walk on the axis of “duality”. It is
possible to say that this “postulat” is a concrete foundation when the literary
and non-literary works received by the intellectuals of the Tanzimat period -
and later periods - are taken into consideration. Jale Parla, in Babalar ve Oğullar (Tanzimat Romanının Epistemolojik Temelleri), however,
brought different interpretations of the intellectual universe of the Tanzimat
period and concluded that the concept of “duality” is unfounded for such a
universe; argued that in the works of the intellectuals and novelists of this
period, the domesticated Western values of Oriental values - at least to Beşir
Fuad - were articulated without problems. In addition, this period embodies a
similar relationship between the heroes of novels and novels and the readership
of the “father-son” relationship, and indicates that the sultan, who was
restricted by Tanzimat Fermanı and the authority of the sultan, assumed the “father”
of the society in this period and the romans and generally Tanzimat
intellectuals. Undoubtedly, even if
Parla’s theses are partially tangible, this period can be seen as a “falsifiable”
position when the works of the novelists - and generally Tanzimat intellectuals
- are taken into consideration. In this review, we will focus on the
disproportionate aspects of the theses, and some determinations will be made on
the author-reader relationship of the period.
Tanzimat period Tanzimat novel duality author-reader relationship
Tanzimat döneminin düşünsel yapısı ve edebi
estetiği üzerine Ziya Gökalp’ten Ahmet Hamdi Tanpınar’a; Hilmi Ziya Ülken›den
Mehmet Kaplan’a kadar pek çok aydın çeşitli yorumlar getirmişlerdir. Bu
yorumlar, barındırdıkları çeşitli tezlerle birlikte, çoğunlukla “düalite”
ekseninde yürür. Tanzimat dönemi -ve sonraki dönem- aydınlarının kaleme aldığı
edebi ve edebiyat-dışı eserler göz önünde bulundurulduğunda bu “postula”nın
somut bir temeli olduğunu söyleyebilmek mümkündür. Bununla birlikte Jale Parla,
Babalar ve Oğullar (Tanzimat Romanının Epistemolojik
Temelleri) adlı eserinde, Tanzimat döneminin düşünsel evreni üzerine farklı yorumlar
getirmiş ve böyle bir evren için “düalite” kavramının yersiz olduğunu; bu dönemin
aydınlarının ve romancılarının eserlerinde Doğulu değerlere evcilleştirilmiş
Batılı değerlerin -en azından Beşir Fuad’a kadar- sorunsuzca eklemlendiğini
ileri sürer. Ayrıca bu dönem romancıları ve roman kahramanları ile okur kitlesi
arasında “baba-oğul” ilişkisine benzer bir ilişkinin somutlaştığını; Tanzimat
Fermanı ile yetkileri kısıtlanan padişahın
toplum karşısındaki “baba”lığını bu dönemde romancıların -ve genel Tanzimat aydınlarının-
üstlendiğini belirtir. Şüphesiz Parla’nın söz konusu tezleri, kısmen somut bir
zemine otursa da, çalışmamız sırasında da görüleceği gibi, bu dönem romancılarının
–ve genel olarak Tanzimat aydınlarının- eserleri göz önünde bulundurulduğunda,
oldukça “yanlışlanabilir” bir konumda belirir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2018 |
Gönderilme Tarihi | 10 Şubat 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 3 Sayı: 1 |