Beşeriyet yüzyıllardır insan, alem ve yaratıcı üzerine fikirlerde bulunmuştur. Bu minvalde din ilimlerinin ve felsefî mekteplerin temel problematiği olarak “varlık/vücûd” konusu uzun süre tartışıla gelmiştir. Vücûdun aslı, mahiyeti ve nihai durumunun tespiti, var olanların yaratıcı ile irtibatının nasıl oluşu bu tartışmaların temel sorunları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu soru ve sorunlara “Var olan” ve “varlığın yegâne sahibi olan” tarafından ilahî cevaplar elçileri vasıtasıyla bildirilmiştir. Gerçek var olanın kendisi oluşu, var olanların varlığının kendisinden oluşu, var olanlar yok iken de kendisinin var oluşu ve sonradan var olanların O’nun varlığı karşısında var olamayışı bu soruların bazı cevaplarıdır. Beşeriyetin mana vermeye çalıştığı bu sorulara batı ve doğu düşüncesine damgasını vuran İbnü’l-Arabî’nin tespitleri ise ayrıca önem arz etmektedir. Evrensel bir dil niteliğinde olan metafizik dilinden faydalanarak fikirler serdeden İbnü’l-Arabî, vücûdun hakikatinin tecelli ile bilineceği savından hareketle varlığın birlikteliğine dair keşfî bilgilerde bulunmuştur. Bu bilgilerde önceki dönemlerin ve fikirlerin aksine tanrı tasavvuru daraltılmaksızın tüm varlıkla aynîleştirildiği ve içkinleştirildiği görülmektedir. İşbu çalışmamız İbnü’l-Arabî’nin vahdet, vücûd ve vahdet-i vücûd görüşlerini itirazlarıyla incelemeye matuftur.
Humanity has thought about man, the universe and the creator for centuries. In this respect, the subject of "wujud" as the main problematic of religious sciences and philosophical schools has been widely discussed. The determination of the origin, nature and final state of the body, and how the existing beings are in contact with the creator are the main problems of these discussions. The determinations of Ibn al-Arabi, who left his mark on western and eastern thought, are also important. Making use of the metaphysical language, which is a universal language, Ibnu'l-Arabi, who spread ideas, has discovered information about the unity of existence, based on the claim that the truth of the body will be known through manifestation. In this information, contrary to previous periods and ideas, it is seen that the concept of god is identified with the whole existence and is internalized without narrowing it. This article aims to examine Ibn al-Arabi's views on wahdat, wujūd and wahdat al-wujūd along with the objections against them.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 9 Mart 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |