Bu makale; Şah Ğulâm Ali (vef. 1824, Delhi) ile onun en çok tanınmış müridi Ziyâüddin Hâlid Şehrizûrî, yani, yaygın olarak bilinen adıyla Mevlâna Hâlid (vef. 1827, Şam) arasındaki kutlu bir gelecek bahşeden ilişkiyi incelemektedir. Mevlâna Hâlid, yaklaşık bir yıl boyunca Şah Ğulâm Ali’nin dergâhında kaldıktan sonra 1811 yılında Hindistan’dan ayrılıp Süleymaniye’ye (Irak) döndü ve daha sonra da Bağdat’da bir dergâh kurdu. Bir yılı biraz geçtikten sonra 1813 yılında, yüz önde gelen âlime icâzet verdi ve çok geçmeden de Nakşibendiyye tarikatının bir kolu olarak Nakşibendiyye-Hâlidiyye tarikatı Osmanlı İmparatorluğu içinde yayıldı. Bu makaleyi yazmadaki amacım; okuyucunun, Hindistan merkezli NakşibendiyyeMüceddidiyye geleneği ile Osmanlı merkezli Nakşibendiyye-Hâlidiyye geleneği arasındaki çeşitli dönüşüm ve devamlılık boyutlarını daha isabetli bir şekilde görmesini sağlayabilmektir. Bu teşebbüs de Şah Ğulâm Ali’nin yazılı mirasını ve maneviyat uygulamalarını derinlikli bir tetkike tabi kılmakla mümkün olmaktadır
Mevlâna Hâlid Şah Ğulâm Ali Nakşibendiyye-Müceddidiyye Nakşibendiyye-Hâlidiyye
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2011 |
Gönderilme Tarihi | 16 Ocak 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Cilt: 16 Sayı: 16 |