nük gayretleri daha da arttı. Kur'ân-ı Kerîm’i ezberleme konusunda asha- bın yöntemi, önce âyet grupları şeklinde onları öğrenmek, sonra da sureler halinde ezberlemekti. Bundaki gaye, bu metodu kullanarak herkesin Kur'ân'ı ezberlemede kendi gücü nispetindekini alması ve her vesilede Kur'ân ezberleyenlerin sayılarını çoğaltmaktı. Ashaptan bazısı Kur'ân'ın tamamını ezberliyordu. Bazısı ondan birkaç sure ezberliyordu. Diğer kı- sımlarını da başkaları ezberlemek suretiyle ortaklaşa tamamını ezberlemiş oluyorlardı. Böylece Kur'ân'ın tamamı, ashap arasında paylaşılarak tam bir şekilde ezberlenmiş oluyordu. Fakat ashaptan Kur'ân'ı ezberlemeyenlerin büyük bir çoğunluğu arasında da, yanlarında birisi Kur'ân’ı yanlış okudu- ğunda, bu yanlışa dikkat çekenlerin sayısı az sayılmazdı. Bu da onların sürekli Kur'ân okumalarından ve onu çokça dinlemelerinden ileri geliyor- du. Ashabın içinde, sabah namazı gibi cehri namazlarda cemaate imamlık yapanlar vardı ki, bunlar bu namazlarda Kur'ân'ın en uzun ilk yedi suresini okuyorlardı. Bunun da ötesinde ashap arasında Hz. Osman ve Temîmu’d- Dârî gibi kimseler de vardı ki, bunlar bir rekatta Kur'ân'ı hatmediyorlardı. Tabiin döneminde Ebû Hanife hazretleri de aynısını yapıyordu. Ayrıca selef-i salihin arasında her Ramazan ayında altmış hatim yapanların sayısı hiç de az değildi.. Öyle ki her dönemdeki İslam bilginleri, ayda bir Kur'ân hatmini az görüyordu. Her asırdaki bu bilginlerin büyük bir çoğunluğu, ancak haftada bir Kur'ân hatmini normal karşılıyordu
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2007 |
Gönderilme Tarihi | 16 Ocak 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2007 Cilt: 7 Sayı: 7 |