The Ottoman Empire made bloody battles with
Russia on the Caucasus Front and gave heavy losses during the World War I.
Thousands of soldiers were taken prisoner by the Russians. The prisoners were
first questioned behind the scenes and were sent to the concentration camp in
Erzurum after the necessary registration procedures were completed. After
staying here for a few days, those who with good health were put on the trains
and sent to Tbilisi. Those in need of treatment were dispatched to quarantine
camps. After the treatment process was completed, these people were sent to
Tbilisi, too. The prisoners who had stayed in Tbilisi for a while continued on
their way to Azerbaijan. There were those who remained in Tbilisi and were
living in bondage. The largest camp of prisoners in Azerbaijan was Nargin
Island, an island in the Caspian Sea south of Baku. Thousands of soldiers and
civilians have been in captivity for many years in the island, the largest
concentration camp in the Caucasus. The life conditions of the camp were
extremely heavy. There was no vegetation and water on the island, which was
described by the prisoners as “Hell Island”. Water was regularly brought from
Baku, but not enough for the prisoners. Many prisoners who could not stand the
living conditions, did not live in the house. Many institutions, organizations
and individuals in Azerbaijan have worked to improve the situation of
prisoners. Charity collection, trying to improve the area where they live, and
distributing food and clothes are some of the activities for prisoners. The
camp, which was opened in the spring of 1915, continued its presence on 15
September 1918 until the Ottoman army entered Baku.
I. World War Turkish prisoners Russia Caucasus Nargin Island
Osmanlı
Devleti, I. Dünya Savaşı’nda Rusya ile Kafkas Cephesinde çok kanlı muharebeler
yapmış ve ağır kayıplar vermişti. On binlerce asker, Ruslar tarafından esir
alınmıştı. Esirler, öncelikle cephe gerisinde sorgulanır ve gerekli kayıt
işlemleri tamamlandıktan sonra Erzurum’daki toplanma kampına sevk edilirdi.
Burada birkaç gün kalındıktan sonra sağlık durumu iyi olanlar trenlere
bindirilerek Tiflis’e gönderilirdi. Tedaviye ihtiyaç duyanlar karantina
kamplarına sevk edilirdi. Tedavi süreci tamamlandıktan sonra bu kişiler de
Tiflis’e gönderilirdi. Tiflis’te bir müddet kalan esirler, Azerbaycan’a doğru
yola devam ederdi. Tiflis’te kalan ve esaret yaşayanlar da vardı. Esirlerin Azerbaycan’da
kaldığı en büyük kamp, Bakü’nün güneyinde Hazar Denizi’nde bir ada olan Nargin
Adası’ydı. Kafkaslardaki en büyük
toplama kampı olan adada binlerce asker ve sivil uzun yıllar esaret yaşamıştı.
Kampın hayat koşulları son derece ağırdı. Esirler tarafından “Cehennem Adası”
olarak nitelendirilen adada bitki örtüsü ve su yoktu. Su, belirli aralıklara
Bakü’den getiriliyor ancak miktarı esirler için yeterli olmuyordu. Yaşam
koşullarına dayanamayan birçok esir, evine dönememişti. Azerbaycan’da bulunan birçok
kurum, kuruluş ve şahıs esirlerin durumu iyileştirmek için çalışmalar
yapmıştır. Yardım toplamak, yaşadıkları alanı iyileştirmeye çalışmak, gıda ve
kıyafet dağıtmak esirler için yapılan aktivitelerden bazılarıdır. 1915 yılı
ilkbaharında açılan kamp, 15 Eylül 1918’de Osmanlı ordusunun Bakü’ye girdiği
tarihe kadar varlığını devam ettirmiştir.
Bölüm | Araştırma Makalesi |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 19 Kasım 2017 |
Gönderilme Tarihi | 19 Kasım 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 2 |
Bu eser Creative Commons BY-NC-SA 2.0 (Atıf-Gayri Ticari-Aynı Lisansla Paylaş) ile lisanslanmıştır.