Naqshibandi order is a cult of Islamic sufism that is assumed to be founded by Bahâeddin Nakşibend in Central Asia in the 14th century. Throughout the centuries, this sufism movement has reached the present day by spreading over a wide area including India, the Caucasus, the Middle East and Anatolia then the Balkans. Academic circles accepted that especially from the 15-16th centuries, Naqshibandi had a great influence on shaping the intellectual structure of the Islamic world. It was introduced and spread through Anatolia by Simavlı Molla Abdullah İlahi in the second half of the 15th century, during the Ottoman period. In some studies, however, it is claimed that Naqshibandi entered Anatolia through the Naqshî sheikhs in Emir Timur’s army during the Battle of Ankara, and that the first Naqshibandi lodge was founded in Amasya in 1404-1405 by Bedreddin Mahmud Çelebi.
This article evaluates the waqfiyya of the Sheikh Hâce İshak er-Rumî (1381), which we consider to have an important content about the history of Naqshibandi. The waqfiyya of the Sheikh Hâce İshak er-Rumî has not previously been published elsewhere. This article consists of two chapters. In the first part, the waqfiyya is evaluated in terms of political aspects of its time period. In the second part, considering the limited space for the article, new findings are revealed in the light of the data presented in the waqfiyya of the Sheikh İshak er-Rumî, focusing on three main topics; discussions on where the name “Naqshibandi” came from, as genereally referred in the literature, emergence and institutionalization of Naqshibandi in Anatolia.
Naqshibandi Sheikh Hâce İshak er-Rumî Saruhanoğlu Manisa sufism
Nakşibendîlik, 14. yüzyılda Orta Asya’da, Bahâeddin Nakşibend tarafından kurulduğu kabul edilen tasavvuf akımıdır. Bu tasavvuf hareketi, zamanla Hindistan, Kafkaslar, Orta Doğu, Anadolu ve akabinde Balkanlar olmak üzere geniş bir sahaya yayılarak günümüze kadar ulaşmıştır. Özellikle 15. ve 16. yüzyıllardan itibaren İslam dünyasının fikrî yapısının şekillenmesinde büyük bir etkiye sahip olan Nakşibendîlik’in Anadolu’ya girişinin ve yaygınlaşmasının Osmanlı döneminde 15. yüzyılın ikinci yarısında Simavlı Molla Abdullah-ı İlahi vasıtasıyla olduğu ilim çevrelerince kabul görmektedir. Kimi çalışmalarda ise Nakşibendîlik’in Anadolu’ya girişi Ankara Savaşı sırasında Emir Timur’un ordusunda bulunan Nakşî şeyhleri ile irtibatlandırıldığı görülmekte ve Nakşibendîlik’in Anadolu’da ilk tekkesinin Bedreddin Mahmud Çelebi tarafından 1404-1405 yılında Amasya'da kurulduğu öne sürülmektedir.
Bu makalede, Nakşibendîlik tarihi bakımından önemli muhtevaya sahip olduğunu düşündüğümüz 1381 tarihli Şeyh Hâce İshak er-Rumî vakfiyesi konu edilmektedir. İki bölümden oluşan makalenin ilk bölümünde Saruhanoğluları Beyliği dönemine ait olup daha önce neşredilmemiş olan Şeyh Hâce İshak er-Rumî vakfiyesi diplomatik açıdan değerlendirmeye tabi tutulacaktır. İkinci bölümde ise, makale sınırları da göz önünde bulundurularak, mevcut literatürde Nakşibendîlik tarihi açısından genel kabul halini almış olan Nakşibendîlik’in isimlendirilmesi, Anadolu’da ortaya çıkışı ve kurumsallaşması gibi üç temel konu hakkında Şeyh İshak er-Rumî vakfiyesinin sunmuş olduğu veriler ışığında yeni tespitler ortaya konulacaktır.
Nakşibendîlik Şeyh Hâce İshak er-Rumi Saruhanoğlu Manisa tasavvuf
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 20 Eylül 2018 |
Kabul Tarihi | 7 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 50 |
Vakıflar Dergisi Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün Haziran ve Aralık aylarında yayımlanan süreli ilmi yayınıdır. Yayın talebiyle Vakıflar Dergisi’ne gönderilen makaleler Yayın Kurulu tarafından ön incelemeye tabi tutulur ve uygun bulunan makaleler incelenmek üzere çift kör hakem sistemiyle alanında uzman en az iki akademisyene gönderilir. Hakem raporları ve Yayın Kurulu kararı ile Vakıflar Dergisi'nde yayımlanması kabul edilen yazıların telif hakkı Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne devredilmiş sayılmakla birlikte yayımlanan makaleler ilgili okuyucular ve araştırmacılar tarafından kaynak gösterilmek koşuluyla kullanılabilir.