Modernite, on beşinci yüzyıldan itibaren Batılı toplumların geçirmiş olduğu değişimlerin genel adı olmuş ve ‘yaşanabilir olan’ bir dünyanın da simgesi haline gelmiştir. Yüksek düzeyde kentleşme ve okuryazarlık oranı, kitlesel eğitimin ve evrensel kriterlerin merkezde yer alması, uzmanlaşmanın önemi, yaşam süresinin uzaması gibi özellikleriyle tasvir edilmeye çalışılan modernite, ‘ulaşılmak istenilen bir hedef’ olarak da kodlanmaktadır. Bu nedenle modernitenin kendisi başta sosyal bilimler olmak üzere pek çok alanın ilgilisini çeken bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Sosyolojinin kurucularının önemli bir bölümü Aydınlanma’yı ve moderniteyi destekleyen teorilere sahiptirler. Bu anlayış, sosyal bilimlerde ve sosyolojide 1950’lere kadar hâkimiyetini sürdürmüştür. Ancak 1960’lardan itibaren sosyolojinin Aydınlanmacı ve modern öncülleri eleştirilmeye; 1980’lerden itibaren de postmodern akımın entelektüel kanadı tarafından da yıkıma uğratılmaya çalışılmıştır. Böylece modernite karşısında birbirinden farklı duruşlar ortaya çıkmıştır. Düşünürlerin önemli bir bölümü, postmodernitenin yeni bir durum olduğunu ve insanlık için olanaklarını savunurken; bazıları postmodernitenin yeni bir aşamadan çok modernitenin devamı ya da kültürel dışa vurumu olduğunu savunmuşladır. Bu çalışmanın amacı, modern ideolojik çatışmaların yerini postmodern söylemsel mücadelelerin aldığı günümüz dünyasında, sosyal bilimlerin ve sosyal bilimcilerin, modernite ve postmoderniteye karşı aldıkları konumları teorik dayanakları ile betimlemektir. Meateorik bir çabaya dayanan çalışma, ideolojik çatışmalar döneminde yetişen ve söylemsel mücadelelerin yoğunlaştığı dönemde olgunluk çağına giren Z. Bauman ve J. Habermas’ın modernite ve postmoderniteye ilişkin yorumlarını karşılaştırmalı olarak ele almaya ve bunun günümüz Türkiye’si için olanaklarını ortaya koymaya çalışacaktır.
Modernity has been the general name of the changes that Western societies have undergone since the fifteenth century and has also become the symbol of a ‘liveable’ world. Modernity, which is tried to be described with its features such as a high level of urbanization and literacy, mass education and universal criteria being at the centre, the importance of specialization, the prolongation of life expectancy, is also coded as a ‘goal desired to be achieved’. For this reason, modernity itself emerges as a situation that attracts the attention of many fields, especially social sciences. An important part of the founders of sociology have theories that support the Enlightenment and Modernity. This understanding continued to be dominant in social sciences and sociology until the 1950s. However, since the 1960s, the enlightening and modern premises of sociology have been tried to be criticized, and since the 1980s, they have been tried to be destroyed by the intellectual wing of the postmodern movement. Thus, different stances have emerged against modernity. While a significant part of the thinkers defended postmodernity as a new situation and its possibilities for humanity, some of them argued that postmodernity is the continuation or cultural expression of modernity rather than a new phase. The purpose of the current study is to describe the positions of social sciences and social scientists towards modernity and postmodernity with their theoretical basis in today’s world where modern ideological conflicts are replaced by postmodern discursive struggles. The study which based on a metatheoretical effort will try to comparatively examine the interpretations of Z. Bauman and J. Habermas on modernity and postmodernity, who grew up in the period of ideological conflicts and entered the age of maturity when discursive struggles intensified, and will try to reveal the possibilities of this for today's Turkey.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 2 Sayı: 1 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License