The problem of personal identity, which stems from the question of how and in what way person's unchanging self can exist behind their constantly changing attributes and make these changes possible on it, is a baseless and therefore invalid problem as long as it abstracts the conception of the self from the body and the manner of the body's existence. This is because the body, as the fundamental position in which all determinations of a person are experienced and as an existential center from which the person cannot be abstracted in any way, cannot be abstracted from or thought of separately from the self. This fact about the body can be seen by returning to the states of human existence and how their relationship with the world is realized. In this context, this study will reveal how precisely these states of existence and the relationship that a person must establish with the world through their body are realized, based on Merleau-Ponty's existential/phenomenological investigations of the body. Thus, by demonstrating how much change and identity necessitate each other when considered holistically without being abstracted from one another, a logical exposition of this will show that the problem of 'personal identity' has a foundation based on human existence, which includes both identity and change. As a result of this demonstration, it will be shown how much the approach that reduces the 'body' to 'material qualities' in opposition to the 'soul' or 'self' misses the body as a research subject, thereby revealing the irreducible position of the body as an 'object' and advocating for a 'body-centered ontology'.
Kişinin durmaksızın değişen özelliklerinin arkasında, bu değişimleri onun üzerinde mümkün kılarak değişmeyen benliğinin nasıl ve ne şekilde var olabileceği sorununa dayanan kişisel özdeşlik problemi, ‘benlik’ tasavvurunu bedenden ve bedenin varoluş şeklinden soyutladığı sürece zeminsiz ve dolayısıyla hatalı bir sorudur. Zira beden, insanın her türlü belirleniminin onda yaşandığı temel konumun bizzat kendisi ve de insanın ondan hiçbir şekilde soyutlanamayacağı bir varoluş merkezi olarak, ‘benlik’ten soyutlanabilir veya ondan ayrı düşünülebilir bir yapıda değildir. Beden hakkındaki bu olgu, insanın varoluş durumlarına ve dünya ile kurduğu ilişkinin nasıl gerçekleştiğine dönülerek görülebilir bir yapıya sahiptir. Bu bağlamda, bu çalışmada tam da bu varoluş durumlarından ve insanın bedeni ile kurmak zorunda olduğu dünyayla olan ilişkisinin, Merleau-Ponty’nin bedene dair yaptığı varoluşsal/fenomenolojik incelemelerle temellendirilerek nasıl gerçekleştiği ortaya konacaktır. Böylelikle, değişim ve özdeşliğin birbirinden soyutlanmadan, bütünsel bir şekilde ele alındığında aslında birbirlerini ne denli gerektirdiklerinin bir mantıksal serimlemesi ortaya konarak, ‘kişisel özdeşlik’ dediğimiz problemin de içerisinde hem özdeşliği hem de değişimi barındıran insan varoluşundan hareketle bir zemine sahip olduğunun bir gösterimi yapılacaktır. Bu gösterim sonucunda, ‘beden’i ‘ruh’ veya ‘benlik’ karşısında ‘maddî nitelikler’e indirgeyen yaklaşımın bir araştırma konusu olarak bedeni ne denli ıskaladığı gösterilerek ve böylelikle bedenin bir ‘nesne’ olarak herhangi bir şeye indirgenemez konumu ortaya çıkartılarak bir ‘beden merkezli ontoloji savunusu’ yapılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Mantık |
Bölüm | Açık Defter (Makaleler) |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2024 |
Gönderilme Tarihi | 1 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 24 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 20 |