Bu çalışmadaki amacım 2023 yılında gerçekleştirdiğim Doğuran Benlik Anlatıları adlı araştırmada dinlediğim doğum hikayelerini eleştirel fenomenolojik bir analize tabii tutmak ve bu anlatılarda muayenehane/doğumhane/lohusa odası bağlamında ortaya çıkan duygusal adaletsizliklerin izini sürmektir. Duygusal adaletsizlik kişinin duygusal bir varlık olarak kapasitesinin seyrelmesi anlamına gelir ve (1) kişinin iyilik halini kesintiye uğratan unsurlardan uzaklaşma özgürlüğünün (2) kişinin duygusal kaynak ve fırsatlara erişiminin ve (3) kişinin duygularının tanınırlığının adil olmayan biçimde sınırlandırılmasını içerir. Bu çalışmada sunacağım incelemeyle muayenehane/doğumhane/lohusa bağlamının gebe/doğuran/lohusa bedenlerle kurduğu kapsama ve barındırma ilişkisinin bu bedenlerin özgür ve yapıcı biçimde hissetme kapasitelerini ironik biçimde tehdit edici niteliğini ortaya koyacak; muayenehane/doğumhane/lohusa odası bağlamının düşmansı bir mekân olarak tanımlanma potansiyelini ve bu düşmansı mekânsallığın sosyopolitik kökenlerini inceleyeceğim. Doğum bağlamında ortaya çıkan korku, can sıkıntısı, utanç, pasifize olma, kendine yönelik öfke, yılgınlık, teslimiyet ve duygu yokluğu gibi deneyimlerin ontojenezine yönelik bu aşkıncı analizden yola çıkarak; benliği tehdit edici ve yıkıcı duyguların doğumun doğasına değil, muayenehane/doğumhane/lohusa odası bağlamını kapsayan ve sistematik olarak adaletsizlikler üretmeye güdümlü güç sistemlerine içkin olduğunu iddia edeceğim.
Eleştirel fenomenoloji duygu fenomenolojisi doğum deneyimleri feminizm duygusal adaletsizlik
Araştırma 2023 yılında Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi etik kurulu tarafından onaylanmıştır.
Bu araştırmayı mümkün kılan tüm katılımcılara doğum hikayelerini benimle paylaştıkları için ve bunu yaparken gösterdikleri samimiyet ve özen için derin teşekkürlerimi sunuyorum. Mülakatların planlanması sırasında benim ve katılımcının çocuklarının ne olacağı hep bir gündem konusuydu ve bazen bu sorun başka kadınların gönüllü olarak bakım emeğini üstlenmesiyle çözüldü. Araştırmanın gerçekleşebilmesinin bu cinsiyetlendirilmiş ve ücretsiz bakım emeği sayesinde mümkün olduğunu beyan etmek, bu emeği icra eden herkese katkılarından ötürü teşekkür etmek istiyorum.
My aim in this study is to conduct a critical phenomenological analysis of the birth narratives I listened during my 2023 research entitled Birthing Self Narratives, and to trace affective injustices that emerge in the examination/birth/postpartum room context through these narratives. Affective injustice refers to the reduction of one's capacity as an affective being and involves unjust restrictions in (1) the freedom to move away from elements that disrupt one's well-being, (2) access to emotional resources and opportunities, and (3) the experienced affective recognition. Through this analysis, I will reveal the hostile character of the ironically inclusive and receptive relationship that the examination/birth/postpartum room establishes with pregnant/birthing/postpartum bodies, threatening these bodies’ capacity to feel in a free and flourishing manner. Hence, I will explore the potential for defining the examination/birth/postpartum room as a hostile environment and examine the sociopolitical roots of this hostile spatiality. Based on this extensive analysis of the ontogeny of experiences such as fright, boredom, shame, pacification, self-anger, frustration, submission, and affective indifference that occur in the context of birth; I will argue that self-threatening and destructive emotions are inherent not in the nature of birth, but in the injustice producing systems of power embedding the examination/birth/postpartum room.
Critical phenomenology phenomenology of affectivity birth experiences feminism affective injustice
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sistematik Felsefe (Diğer), Beden Sosyolojisi, Cinsiyet Sosyolojisi, Klinik Psikoloji |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2024 |
Gönderilme Tarihi | 15 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 20 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 20 |