One of the most important schools in the history of Islamic thought is Ahl al-hadīth. The school opposed to Ahl al-hadīth is Ahl al-reʾy. There were debates and tensions between the two schools in both jurisprudence and theology. The impact of these debates, which emerged in the second century and escalated in the third century, on Islamic thought was profound and comprehensive. Did the perspectives of these two different schools have a counterpart in the period of the Companions, and if so, to what extent? The answer to this question does not mean examining the effects, but examining their nucleus and origin. Our claim in this regard is that reʾyism, which tends to look at events rationally, and nakilism, which sees religion as imitating the Prophet, definitely had their counterparts among the Companions. The Companions, who were knowledgeable, skilled and prominent in responding to the need to resolve the issues and events that arose in the course of life after the Prophet’s death, tried to answer the questions. In this regard, the prominent ones among the Companions were generally those who were close to the Ahl al-Raʾy. Prominent Companions such as ‘Abdullah b. ‘Abbas and ‘Abdullah b. Masʿūd would answer the questions of the other Companions and the public. There are clear differences between their answers and fatwas and the understanding of religion of the Companions such as ‘Abdullah b. ‘Umar and Anas b. Mālik, whom we will refer to as the nucleus or representative of the Ahl al-hadīth perspective in the Companions’ period. Although this difference between the Sahāba is not the same as the difference between Ahl al-Raʾy and Ahl al-Hadīth, it is similar in terms of combining parts-partialist view, understanding and being subject to and imitating. This similarity and difference in perspective is the main and fundamental reason for the formation of Ahl al-Raʾy and Ahl al-Hadīth. The fact that the difference between the rational view and the fragmentary/transmissionist view is the basis of the differences in narrations and opinions among the Companions in narrations and rulings strengthens this claim. Some of the sayings and practices of ʿA’isha, ʿUmar, ʿAbdullah b. ʿAbbās, ʿAbdullah b. Masʿūd, Muʿāz b. Jabal, Abū Bakr, and ʿAlī reveal the difference between the rational perspective and the transmissionist perspective. Therefore, the first nuclei of the Ahl al-Raʾy and Ahl al-Hadīth perspectives existed during the period of the Companions, and the divergence of the two nuclei began during the period of the Companions. The Companions, whose rational side and knowledge were at the forefront, either corrected or rejected the hadīth narrations when they contradicted the verses, Sunnah, and reason. This article discusses how the misunderstandings and misappropriations of some hadiths by the transmitting Companions led to a shift in the meaning of the hadiths. Until now, Ahl al-hadīth has claimed that the Companions thought and lived as they did. In this article, it is tried to show that the situation is not as Ahl al-Ḥadīth says, but that the Ahl al-Raʾy and the faqih Companions actually had the same or a close perspective. Accordingly, Ahl al-Raʾy and Ahl al-Hadīth actually had a counterpart as a point of view in the period of the Companions, and we see the different opinions and different interpretations of hadīth brought about by different perspectives on this issue among the Companions. In this study, a comparison of the differences between the two schools is made based on the intellectual disputes and corrections among the Companions. There is no study that deals with the reflections of the Ahl al-Raʾy and Ahl al-Hadīth perspectives on the Companions or the Companions as the nucleus of the Ahl al-Raʾy - Ahl al-Hadīth divergence. In this study, we have tried to fill this gap. Thus, it has been determined that the source of the disagreements among the Companions is due to the difference in perspective, and that this difference is the projection of the Ahl al-Raʾīy - Ahl al-Hadīth perspective difference in the Companions.
İslâm düşünce tarihinde en önemli ekollerden biri Ehl-i hadîstir. Ehl-i hadîs’in karşısında yer alan ekol ise Ehl-i reʾy’dir. İki ekol arasında hem fıkhî hem itikadî alanda tartışma ve gerilimler yaşanmıştır. II. yüzyılda tebeyyün eden ve III. yüzyılda tırmanan bu tartışmaların İslâm düşüncesine etkisi derin ve kapsamlı olmuştur. Bu iki farklı ekolün perspektifinin sahâbe döneminde karşılığı var mıydı, varsa hangi boyutlarda vardı? Bu sorunun cevabı etkilerin incelenmesini değil nüve ve kökeninin incelenmesi anlamına gelmektedir. Bu konuda iddiamız olaylara rasyonel bakmaya meyilli reʾycilik ile dini Hz. Peygamber’i taklit etmek olarak gören nakilciliğin sahâbe içerisinde karşılığının kesinlikle var olduğudur. Hz. Peygamber’in vefatından sonra hayatın akışı içinde ortaya çıkan mesele ve olayları çözüme bağlama ihtiyacına cevap vermede bilgili, yetenekli ve öne çıkan sahâbe, sorulara cevap vermeye çalışmıştır. Bu hususta ashap içinde öne çıkanlar genelde Ehl-i reʾy düşüncesine yakın olan kimselerdir. Abdullah b. Abbas ve Abdullah b. Mesʿûd gibi önde gelen sahâbîler öncelikle diğer sahâbîlerin soruları olmak üzere halkın da sorularına cevap veriyorlardı. Onların cevap ve fetvalarıyla Ehl-i hadîs perspektifinin sahâbe dönemindeki nüvesi veya temsilcisi diye bahsedeceğimiz Abdullah b. Ömer, Enes b. Mâlik gibi sahâbenin din anlayışı arasında bariz farklar vardır. Sahâbe arasındaki bu fark Ehl-i reʾy -Ehl-i hadîs farkıyla aynı olmamakla beraber parçaları birleştirme-parçacı bakış, anlama ve tabi olma-taklit etme noktasında benzeşmektedir. Bu bakış açısı benzerliği ve farkı Ehl-i reʾy ve Ehl-i hadîs oluşumunun asli ve temel sebebidir. Rivayet ve hükümlerde sahâbe arasındaki rivayet ve görüş farklılıklarının temelinde rasyonel bakış ile parçacı/nakilci bakış farkının olması bu iddiayı güçlendirir. Başta Hz. Âişe olmak üzere Hz. Ömer, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mesʿûd, Muâz b. Cebel, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ali’nin bazı söz ve uygulamaları rasyonel bakışın nakilci perspektiften farkını ortaya koyar. Dolayısıyla Ehl-i reʾy ve Ehl-i hadîs perspektifinin ilk nüveleri sahâbe döneminde vardı ve iki nüvenin ayrışması sahâbe döneminde başlamıştır. Rasyonel tarafı ve bilgisi önde olan sahâbe, hadis rivayeti; âyet, sünnet ve akıl ile çeliştiğinde bu rivayetleri ya düzeltmişler ya da reddetmişlerdir. Bu makalede nakilci sahâbenin yanlış anlama ve bazı hadis tasarruflarının hadislerde nasıl bir anlam kaymasına sebep olduğu da ele alınmıştır. Şimdiye kadar Ehl-i hadîs’in iddiasına göre sahâbe kendisi gibi düşünüyor ve yaşıyordu. Bu makalede durumun Ehl-i hadîs’in dediği gibi olmadığı Ehl-i reʾy ile fakih sahâbelerin aslında ekseriyetle aynı yahut yakın bir perspektife sahip oldukları gösterilmeye çalışılmıştır. Buna göre Ehl-i reʾy ve Ehl-i hadîs aslında bir bakış açısı olarak sahâbe döneminde karşılığı vardı ve bu konuda farklı perspektifin getirdiği farklı kanaat ve hadis yorumları vardır. Bu çalışmada sahâbe arasındaki fikrî ihtilaf ve tashihlerden yola çıkarak iki ekol farkının mukayesesi yapılmıştır. Ehl-i reʾy ve Ehl-i hadîs perspektifinin sahâbedeki yansımalarını veya sahâbenin Ehl-i reʾy -Ehl-i hadîs ayrışmasına nüve olmasını ele alan bir çalışma yoktur. Bu çalışmada bu boşluğu doldurmaya çalıştık. Böylece sahâbe arasındaki ihtilâfların kaynağının perspektif farkından kaynaklandığını ve bu farkın Ehl-i reʾy-Ehl-i hadîs perspektif farkının sahâbedeki izdüşümü olduğu tespiti yapılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hadis |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 21 Ağustos 2024 |
Kabul Tarihi | 29 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 10 Sayı: 2 |
Yakın Doğu Üniversitesi İslam Tetkikleri Merkezi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.